Sayı 11 / Temmuz-Ağustos 1997

“Demokratik Anayasa” talebi reformcu akımlar ve kimi devrimci hareketler tarafından, giderek artan oranda dönemin pratik mücadelesinin temel taktiği olarak benimseniyor, yükseltiliyor.

ÖDP bunu programının temeli haline getirerek şunları savunuyor: “1982 Anayasası bütün hükümleriyle yürürlükten kaldırılarak halk temsilcilerince yeni bir anayasa yapılmalıdır. Anayasa, evrensel olarak kabul edilmiş insan haklarını ve uluslararası anlaşmalarla teminat altına alınmış bireysel hakları çekincesiz içermelidir.” (ÖDP Program ve Tüzüğü sf. 12)

Giriş

Siyasal tarihin son 40-50 yıllık dönemi boyunca hiç değişmeyen tartışma konularından birisidir anayasa sorunu. Bu, yalnızca tartışma konusu olarak değil ama, sınıfların eyleminin gündemindeki bir sorun olması bakımından da, dönem dönem öz ve biçim değiştirmekle birlikte, daima politik gündemde özel bir yer tutmuştur. Mesela 1960 ile '70 arası dönemde ilerici aydınların, gençliğin ve işçi sınıfının mücadelesinde '61 Anayasası’nın uygulanması talepli eylemler, baskılar önemli bir unsurdur. Ama aynı zamanda, bu '61 Anayasası’nın karşısında egemen sınıfların ağırlıklı kesimlerinin ‘61 Anayasası’nın çok geniş olduğu, Türkiye'ye uygun düşmediği, bu elbisenin daraltılması gerektiğine dair talepler, eleştiriler, mücadeleler ve girişimler de sürer.

ÖDP, değişik kökenden birçok akımın, '90'lı yıllar koşullarında hem cephesel ve hem de ideolojik açıdan birleşmesi sonucu kuruldu.

ÖDP'ye temel renklerini verenler başlıca olarak, eski TKP ve TİP'in birliği olan TBKP'nin bir kanadı, Dev-Yol geleneğinin Yeniden ve Yön kanatları ve en geniş kitlesi, Kurtuluş geleneği, TKEP geleneğidir. Ama elbette, bu geleneklerden gelen akımların yalnızca bir cephesi olmadığı -"cephesel" dense de bundan daha ileri bir kaynaşmayı ifade ediyor- gibi, akımların eski niteliklerini devam ettirerek inşa ettikleri bir parti de değil.

Karşıdevrimin zor ve şiddet yoluyla devrimci hareketi teslim alma, tasfiyeciliği, legalizmi ve parlamentarizmi dayattığı koşullarda bir komünist örgütün nasıl küçük burjuva reformcu bir parti haline geldiğinin bilinmesini okuyucularımızın bilgisine sunmayı devrimci sorumluluğun bir gereği olarak gördük. Bu nedenle elimize posta yoluyla ulaşan “Bir Devrim Partisinden Toplumsal Reformlar Partisine TDKP” başlıklı marksist leninist komünistlerin düşüncelerini içeren yazıyı olduğu gibi yayınlıyoruz.

Aslına bağlı kalarak yayımladığımız konuşma metni girişinde kendini tanıtıyor. Başlık ve arabaşlıkların tarafımızdan konulduğunu eklemekle yetiniyoruz.

Dostlar,

1996 yılı yaz direnişinin yapıcıları,

10 Eylül partimizin geleceğidir. 10 Eylül Türkiye'de devrimci hareketin, devrimci kavganın, devrimin zafer yürüyüşünün hazırlığının ismidir.

I.BÖLÜM:

Tarihten Güncele

Literatürümüzde uzunca bir süredir yer alan ve pek çok yazıda açıklanan “yeni kadın”a kavram olarak ilk kez A. Kollontay‘ın “İşçi Sınıfı ve Yeni Ahlak” yapıtında rastlıyoruz. Dolayısıyla, konu üzerinde duracağımız bu yazının bu bölümünde bir kavramdan öte, bir olgu olarak yeni kadınlardan söz edeceğiz ve kaynak olarak da Kollontay‘a başvuracağız.

“Bürokratın en tehlikeli tipi komünist bürokrattır.”

(Stalin)

Sovyetler Birliği’nde Sınıf Mücadelesinin Yönü

1. Sömürücü Sınıfların Kalıntılarına Karşı Mücadele

Ekim Devrimi olgusu, Rusya'da sömürücü düzenin yıkıldığını ve proletarya diktatörlüğünün kurulduğunu ifade eder. Proletarya diktatörlüğünün kurulmasıyla birlikte sömürücü sınıflar siyasi iktidardan hemen uzaklaştırılmışlardı.

Marksist Teori

Yaygın Süreli Yayın
Varyos Yay. San ve Tic. Ltd. Şti. İmtiyaz Sahibi: Şengül Güneş Bali
Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Şengül Güneş Bali

Bize Ulaşın

Çakırağa Mah. Çakırağa Cami Sokak Birlik Apt.
No: 8/10 Aksaray/İstanbul (0212) 529 15 94
E-posta: info@marksistteori.org Twitter: @mt_dergi