AKP’nin Kibri Ya Da Kuyruğunu Sokan Akrep

AKP iktidarının yoğunlaştırdığı kirli savaşa ve kitlesel tutuklamalarda ifadesini bulan siyasi kırıma karşı KUDH’nin (Kürt Ulusal Demokratik Hareketi) son aylarda çetin direnişi ile savaş sertleşti.

AKP iktidarı kış koşulları boyunca kirli savaş saldırılarını yoğunlaştırdı. Yüzlerce Kürt gerillasını kimyasal silah da kullanarak topluca katletti. Yetinmedi, Roboski toplu sivil katliamıyla Kürt halkına ağır bir ‘ders’, dehşetli korku vermeye çalıştı. Kısmi Sri Lanka yöntemini uyguladı. Bu yolla KUDH’ne boyun eğdireceğini hesap etti.

ABD’yle AB’li emperyalistler ve bölge gerici devletlerini KUDH’ne karşı birleştirerek kirli savaşında destek aldı. Dahası ABD’den Heron’un yanı sıra Predatör alarak daha etkili imha savaşı yürütmeyi amaçladı.

KUDH’nin Oremar bölgesinde Şitazin, Serpil, Rubarok, Girane, Bezeli ile Derecik eşzamanlı eylemleri sömürgeci imhaya verilen yanıtlardı. Daha küçük çaplı ama yaygın gerilla eylemleri devam ediyor.

Dağda savaş sertleşirken, AKP iktidarı, kentlerde kitlesel tutuklama kırımını hızlandırarak sürdürüyor. Diğer bir ifadeyle kirli savaşı yoğunlaştırma ve kentlerde kitlesel tutuklama kırımı aynı stratejinin iki yönüdür. Bu kırım en son BDP’nin Van Büyükşehir belediye başkanı ve KESK yöneticilerine değin uzandı. Tutuklanan BDP’li sayısı 8 bini aştı.

Üç yıl önce başlayan tutuklama kırımı Kürt yurtseverlere ve devrimcilere onlarca yıla varan cezalarla el ele gidiyor. AKP, Newroz yasağından sonra 14 Temmuz Amed Özgürlük mitingine yasak ve polis şiddeti uygulayarak faşist politikasının kalıcılığını gösteriyor, kentlerdeki stratejisinin zindancı bir faşizmin stratejisi olduğunu daha net sergiliyor.

AKP iktidarı riyakârlığı yükselterek ‘demokrasi’ demagojisini sürdürmekten de geri durmuyor. Kürt hareketine karşı barış masasını deviren başbakan, Barzani’den etkilenen değişik Kürt şahsiyetlerini kullanarak Kürt halkımızda beklenti yaratma ve Kürtlerin birlikte hareketini bölme taktiğini terk etmediğini gösteriyor. Burkay’ın etkisiz kalacağı baştan belli olan girişimi unutulmuşken BDP milletvekili Zana’yla görüşmeyi bu yönde kullanmaya yelteniyor. Ayrıca CHP’nin ürkek bir tarzda önerisini de beklenti yaratmada değerlendirmekten kaçınmıyor.

Fakat kirli savaşta ısrar eden, Roboski sivil katliamını emreden kendisi değilmiş gibi KUDH’ni şiddette ısrar eden taraf olmakla suçlayan psikolojik savaş söylemini Zana’yla görüşmesinin ardından Van’da tekrarlayarak, 14 Temmuz Diyarbakır mitingini yasaklayıp on binlere karşı polis terörünü uygulatarak, Öcalan’a tecriti süreklileştirerek, kirli savaş saldırılarına devam ederek, Suriye’ye savaş planında Kürtlerin statü kazanma olasılığını nasıl ezmek istediğini göstererek, gerçekte adil bir barışa karşı olduğunu kanıtlıyor. Yalnızca halklarımızın mücadelesiyle AKP iktidarına boyun eğdirilebileceğini daha geniş Kürt emekçi kitleleri kendi deneyleriyle öğreniyorlar.

AKP, emperyalistlerin politik-askeri desteğinde kirli savaşı yoğunlaştırarak, siyasi kırım ve kitle eylemlerine yasak ve polis terörü uygulayarak, KUDH’ne boyun eğdirmek ile kitle desteğini daraltma ve boşluğu politik İslamcı güçlerle doldurarak ulusal demokratik mücadeleye kalıcı darbeler indirmek istedi. Sömürgeci diktatörlüğün dümenindeki Erdoğan, bu stratejisiyle, Demirel, Çiller gibi kirli savaşçı seleflerinden farklı olarak başarı kazanacağını hesap etti. Kitlelerden aldığı seçim desteğinin genişliğinden ve iktidar bileşimini kendi lehine değiştiren kazanımından kibirlenerek karşıdevrimi saldırganca ve tavizsiz tahkim edeceğini umdu.

Fakat başbakanın umduğunun aksine, dağda zorlu mücadeleyi sürdüren KUDH, kentlerde de ısrarlı direnişine devam ediyor. Newroz serhıldanından sonra 14 Temmuz Diyarbakır özgürlük mitinginde de yasağa ve polis terörüne meydan okuyor. Sömürgeciliğin faşist kıyım makinesi mahkemelerini ulusal demokratik taleplerin mücadele alanına dönüştürüyor. Zindanlardaki Kürtler isyanla bu mücadeleye omuz veriyorlar. KUDH ne sömürgeci diktatörlüğün kirli savaşına boyun eğiyor ne de siyasal tutuklama kırımıyla moral zayıflığına düşerek halkı sömürgeci İslamcı parti ve cemaatlere bırakıyor.

AKP iktidarının Suriye’ye savaş planında ezmeyi hesapladığı Suriye Kürtleri bölgelerinde demokratik özerkliği ilan eden devrimci gelişmeyle Kuzey’in ulusal demokratik hareketine taze kan ve yeni olanaklar sunuyorlar. AKP iktidarının Kürt düşmanı stratejisine bir darbe de onlardan geliyor.

AKP Emekçi Sola Da Saldırıyor

1 Mayıs kitleselliğinin her günkü çalışmada devrimci partileri enerjik ve moralli kılacağını hesap eden AKP hükümeti karşıdevrimci saldırılarını iki yönde eşzamanlı olarak sürdürdü. Devrimci hareketin güçlerine tutuklama kırımını yöneltirken, işçi sınıfı ve emekçilere hak gaspları ve grev yasağıyla yöneliyor. Devrimci hareketin güç zayıflığına ve kitle hareketinin geri düzeyine rağmen, kriz koşullarında olası sıçramalı büyümeye ve devrimci hareketi güçlendirme olasılığına karşı önceden karşıdevrimi tahkim ediyor.

Hava işkoluna AKP’nin getirdiği grev yasağı, tekil işçi grevlerine, yaşam alanlarını sermayeye karşı savunan Karadeniz köylüleri ile kentsel yıkıma direnen kent emekçilerine polis saldırısı, ESP, Halk Cephesi ve Partizan’a ve emekçi solun diğer bölüklerine yönelik tutuklamalar, öğrencilere tutuklama ve cezalar ile okuldan atmalar bu saldırının son aylardaki örnekleridir.

Demokrasi demagojisini cemaatle arsındaki güç dalaşında da sergileyen AKP, TMY’na dokunmazken ÖYM’lerin adını değiştirerek (TMM yaparak) sürdürme oyununa başvurmaktan çekinmedi. Basın cezalarını düşüren veya erteleyen ama demoklesin kılıcı olarak kullanacağı biat ettirme amaçlı kırıntı dışında, işkenceciler dahil bürokratları koruma anlamına gelen izin şartını netleştirerek, askeri-sivil bürokrasiyi korumaya aldı. Yetinmedi MHP’li katillere özel affı ekledi. Bunu ‘demokrasi’ diye yutturmaya çalışıyor.

‘Kentsel dönüşüm’ adıyla sermayeye rant alanı açan ama kent yoksullarına yıkım getiren AKP hükümeti, yalnızca kentte değil kırda da toprağa ve suya enerji için el koymanın yasal mevzuatını çıkararak ekonomik saldırganlığında daha pervasızlaşacağını Erdoğan’ın meydan okumasıyla hissettirdi. Ayrıca nükleer enerji konusunda da, kurulacak olan alanlardaki halkın direnişine rağmen nükleer santral ihalelerine devam ediyor.

AKP, kıdem tazminatının gaspıyla ilgili yasa tasarısıyla nabız yokladıktan sonra tasarıyı gerçekleştirmenin hazırlığı içinde uygun anı bekliyor.

Paralı sağlık uygulaması, halkın sağlığa kolay erişmesi hilesinden sonra bu yıl pratikte sonuçlarını göstermeye başladı. Sonuçları pratikte kendini gösterdikçe AKP’nin paralı sağlık politikasına karşı emekçilerin hoşnutsuzluk ve öfkesi büyüyecektir.

Erdoğan, paralı sağlık saldırısına karşı direnişin genelleşememesinden cesaret alarak dershanelerin kaldırılması hilesiyle örterek paralı eğitime geçiş kararını, üstelik öğrenci başına 1500 TL devlet bütçesinden özel okul patronlarına ödeneceğini açıklayarak deklare etti.

4+4+4 yasasıyla çocuk işçi çalıştırma olanağını hukukileştiren ve İHL’nin orta bölümü ile kuran okuma ve peygamberin hayatı dersine yasal dayanak sağlayan AKP, eğitimde burjuvazinin ihtiyacıyla siyasal İslamcı gençlik, tevekkülcü kuşaklar yetiştirme politikasını birleştirdi. Alevi halkımızın inancına demokratik hak tanımayacağını daha kesin gösterdi. Erdoğan bundan sonraki süreçte muhafazakâr-islamcı toplumsal taban genişletme niyetini Kürtaj yasağı getireceklerini açıklayarak ifade etti. Ancak kürtajı Roboski katliamına benzeterek ve üzerini örtmenin aracı yaparak zalimane bir manevranın parçası yapmaktan çekinmedi. Siyasal İslamcı kalemler aynı zalim kampanyanın söz süvarileri olarak harekete geçtiler.

AKP ve Gülen cemaati ellerindeki yargı bürokrasisi yoluyla 28 Şubatçı generallere karşı da harekete geçtiler. Bu, karşıdevrim içindeki it dalaşı yanı sıra olası darbe heveslilerine göz- dağını da ifade ediyor. Tuhaf olan it dalaşını AKP iktidarı yanlısı kalemlerin demokrasi kavgası olarak propaganda etmeleri. Üstelik TMY-Terör Mahkemeleri-F tipi zindan ile diğer faşist baskıları sürdürmede pervasız bir saldırganlık içindeki iktidarın it dalaşını demokrasi olarak yutturmak ancak faşist ve liberal demagoglara has ikiyüzlülüktür.

Dışta Boşa Düşen Saldırganlık

Suriye gerici iç savaşına elebaşılık yapan Erdoğan, ABD ve Avrupalı emperyalistlerden daha heveskârca adeta siyonistlerin istediği bir biçimde emperyalist saldırıyı gündeme getirdi. Özel olarak Suriye Kürt bölgesinde ‘tampon bölge’ kurma planına sahip olan iktidar bu yolla olası Kürt özerk bölgesini önleme niyetini dile getirmekten çekinmedi.

Ancak emperyalistlerin şartları yetersiz görmeleri ve Rusya’yı Esad’ı destekleme politikasından vazgeçirme ihtiyacı duymaları savaşı ertelemelerine yol açınca bu durum Erdoğan’ın savaş tasarısını boşa düşürdü. AKP iktidarının düşürülen askeri uçak provokasyonunu savaş bahanesi yapma girişimi de aynı nedenle boşta kalınca emperyal efelenme ve büyük devlet şovenizmi darbe aldı, Erdoğan ve tayfası savaş hevesini bir süre daha kursağında tutmak zorunda kalacağını anladı. Sonuç bununla kalmadı,

AKP’nin savaş planında umduğunun tersine, Suriye Kürt bölgesi halkı demokratik özerkliği ilan eden devrimci bir gelişmeyi gerçekleştirdi. Hem Erdoğan’nın emperyal büyük devlet şovenizmine darbe indirdi, hem de Kuzey’in ulusal özgürlük mücadelesine moral verdi, yeni bir dayanak üssü yarattı.

AKP iktidarı Esad rejimine savaş nedeni saydığı zalimliği içte Kürt halkımıza karşı uygulama ikiyüzlülüğünü, dışta yüz binlerin katili askeri darbeci Sudan diktatörü El Beşir’le askeri anlaşma imzalayarak da sergiledi. Davutoğlu Sudan pazarından Türk burjuvazisine daha çok pay elde etmek için askeri anlaşma yaptıklarını söyleyerek bu ikiyüzlülüğü mazur göstermeye çalıştı. Bu temel nedenlerden birisidir elbette. Ama aynı zamanda El Beşir’in politik İslamcı bir darbeci olması da AKP’nin yakınlık duymasını sağlıyor ve AKP bunu emperyalistlerden ayrı özgün gerici çıkarlarının politikasını güttüğünün propagandasını parti tabanında yapacağını hesaplıyor. Fakat Esad zalimliğini savaş bahanesi yaparken, zalimlerle işbirliği ve içte zalimlik yapmak AKP kurmaylarının hesabının tersine halklarımızın hoşnutsuzluğunu büyütecek iktidarın kitle desteğini eriten önemli bir faktör olacaktır.

Çanlar AKP İçin Çalıyor

AKP iktidarı 2011 seçimlerindeki desteğine güvenerek kibirli bir saldırganlıkla faşizmi sürdürüyor ve hırslı kapitalist ekonomik saldırganlıkla burjuvazinin kolektif çıkarlarının en iyi temsilciliğini yapıyor. Bu çizgide yeni dönemde karşıdevrimi tahkim edecek egemen politikaları pragmatist eklektik biçimde oluşturmaya çalışıyor. Muhafazakâr burjuva çizgisini generallerle iktidar dalaşında açıklayan AKP dalaşı kazandığı bu dönemde faşist bir çizgide karşıdevrimi kibirlilikle ve adeta kuyruğunu sokan akrep tarzında tahkim ve restore ediyor. Mirasına sahip çıktığı DP, AP, Özal dönemleri nasıl ki onların bitişiyle sonuçlandıysa AKP de bitişe varacaktır.

Devrimci ve sosyalist hareket için önemli olan bu bitişi hızlandırmak ve kitlelerin devrimci hareketini örgütleyerek gerçekleştirmektir. İşçi sınıfı hareketini, kent yoksullarının mücadelesini, gençliğin ve kadınların hareketini, yaşam alanlarını savunan direnişleri, küçük üretici köylülerin mücadelesini büyüterek, Kürt halkımızın direnişiyle kol kola birleşik devrimci süreci büyütmek günün devrimci görevi ve çizgisidir.

Son aylarda gerçekleşen sağlık emekçilerinin işkolu çapında, THY işçilerinin, metal ve tekstil işçilerinin tekil direnişlerine yeni işçi direnişleri eklemek, kent ve kırda diğer emekçilerin eylemlerini çoğaltmak, öğrenci gençliğin talepleriyle mücadelesini geliştirmek, demokratik alevi hareketinin direnişine omuz vermek, Kürt hareketinin demokratik taleplerini tanıyan barış eylemlerini geliştirmek, mücadele ırmağını besleyen dereleri çoğaltacak ve büyütecektir. AKP iktidarının kibirle uyguladığı saldırı stratejisini bozacak, KUDH ile yan yana, işçi, sınıfımız ve Türk emekçilerinin mücadele cephesini güçlendirecektir. Bu mücadele içinde kitlelerin ve devrimci hareketin örgütlenmesini geliştirmek, gelişmeyi kalıcı kılacağı gibi, daha büyük mücadelelerin dayanağı olacaktır. Yunanistan’dan İspanya’ya yükselen ve devrimci özellikleri gelişen kitle hareketi rüzgârının ülkemizdeki etkisi bu devrimci çabayla değerlendirebilir, değerlendirecektir. AKP karşıdevrimci başarı kibriyle uyguladığı saldırılarının bozgununu, çanların kendisi için çaldığını görecektir.

AKP iktidarının saldırganlığına boyun eğmeden, liberal aldatmalara taviz vermeden ve yeniden CHP’yle uzlaştırma aldatmacasına kararlılıkla karşı durarak, devrimci çizgide süreci değerlendirmek izlenmesi gereken tek yoldur.

Marksist Teori

Yaygın Süreli Yayın
Varyos Yay. San ve Tic. Ltd. Şti. İmtiyaz Sahibi: Şengül Güneş Bali
Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Şengül Güneş Bali

Bize Ulaşın

Çakırağa Mah. Çakırağa Cami Sokak Birlik Apt.
No: 8/10 Aksaray/İstanbul (0212) 529 15 94
E-posta: info@marksistteori.org Twitter: @mt_dergi