Fildişi Sahili’nde İç Savaş*

Ülkemizde iki yıldan fazladır hüküm süren kri­zin son iki ay içindeki görüngüleri; iç savaşın yeni­den başlaması, sivil halkın bombalanması ve Fran­sız emperyalizminin katliamları oldu. Mücadele ko­şulları, konu hakkında haberleri ve yaptığımız ana­lizleri size çabuk sağlamamıza izin vermedi. Rapor, bu zaafı gidermek için hazırlanmıştır.

Accra III Anlaşmalarının bitirilmesinden sonra, FPI otoriteleri (Fildişi Sahili Halk Cephesi, 1995’ten beri yönetici parti-çevirmen notu) ulusal uzlaşma sürecini baltalama hazırlıklarına başladı. Böylece, FPI milletvekilleri, 30 Eylül 2004’ten itiba­ren geçerli olması gereken Accra III Anlaşmalarının gerektirdiği yasal reformları gerçekleştirmeyi red­detti. FPI, 30 Eylül tarihi itibariyle yasama reformu­na ilişkin yükümlülüklerini yerine getirmeyince, asiler de 15 Ekim 2004’te silahsızlanmayı reddet­tiklerini açıkladılar. Uluslararası toplum ve emperyalist güçler bir kez daha basitçe bunu mahkum etti ve sorunu Fildişi Sahili partilerinin aklı selimine havale etti.

30 Ekim’de, FPI Başkam Pascal Affi N’guesan, isyancıların silahsızlanmayı reddetmesi sebebiyle onların güç yoluyla, yani savaşla silahsızlandırıla­caklarını ilan etti. Marcoussis anlaşmalarının (an­laşmanın yeri, Fransa’nın aracılığıyla, iç savaşı dur­durmak için yapılan bir anlaşma-çevirmen notu) eskidiğini ilan eden başkan, Seydou Diarra hükü­metinin istifasını istedi ve sadık ordunun sorumlu­luklarını kabul etmesini ve isyancı güçleri silahsız­landırmasını talep etti. Seydou Diarra ise, bakanla­rını ulusal uzlaşma hükümetinden çekti ve kanun­lar Accra III Anlaşmasının ruh ve anlamı gereğince yeniden düzenleninceye kadar silahsızlanmayacak­larını açıkladı. Eğer FPI savaş ister ve onlara saldı­rırsa, bu meydan okumayı karşılamaya hazır ola­caklarını ilan etti. FPI önderliği tüm üyelerine 12 Kasım’da Buake’de “kurtuluş”u kutlamak için toplanmaya çağırdı. Böylece iç savaşın yeniden başlan­gıcı için tüm öğeler yerini buldu.

4 Kasım 2004 perşembe itibariyle savaş, ordu­nun isyancıların kontrolündeki bölgeye hava saldı­rısıyla devam etti. İsyancıların ilan ettiği sonuca gö­re; 85 sivil öldü, evler, köprüler, ekonomik ve sos­yal altyapı yıkıldı, şehir içi elektrik, su ve telefon servisleri kesildi, sivil yaşam çekilmez bir duruma sokuldu, nüfus yerinden edildi. Yani kısaca, iki yıl­dan fazla zamandır bu gerici savaşın etkilerine kat­lanmakta olan halkın acıları arttı. Birleşmiş Millet­ler ve Fransız emperyalizminin yaklaşık 11 bin ki­şilik askeri güçleri, BM’nin 1528. kararı gereğince sivil halkı koruma yükümlülüklerini savsakladılar ve bu askeri saldırıları “sınırlı” kavramıyla niteledi­ler.

Savaşın yeniden başlamasıyla FPI milisleri hü­kümet kontrolündeki bölgelere barbarca saldırılar yaptı: yabancı radyo istasyonlarına sabotaj (BBC, RFI, Africa No.1 gibi), karşıt partilere düşünce ola­rak yakın olan gazete karargahlarına yıkım ve yak­ma (24 Hours, The New Liberal, The New Awakening, The Patriot), görüşlerini engellemek için kar­şıt gazetelerin bürolarının tahrip edilmesi, RDR ve PDCI karargahlarının yıkımı, şu an gizli yaşayan bazı politikacıların evlerinin soyulması vb.

6 Kasım Cumartesi saat 15.00 civarında, yaban­cı radyo istasyonları, hükümet güçleri tarafından açılan bombardımanın Fransız emperyalist ordusu­nun Buake’deki kışlasını vurduğunu duyurdu. Fransız Güçlerince açıklanan sonuç: 9 ölü ve yakla­şık 20 yaralının olduğuydu. Saldırıya Fransız aske­ri güçleri yanıt verdi. 5 savaş uçağı, savaş malzeme­si ve Yamussokro’daki askeri üsler yıkıldı.

Uçakların yok edildiği haberinin yayınlanmasıy­la “Yurtsever” örgütler halka direnme çağrısı yaptı. Abidjan’ın ana sokaklarına barikatlar kuruldu. Fil­dişi Sahili’ndeki Fransız askeri üssü 43. BIMA ku­şatıldı ve Abidjan Havaalanına tüm iniş ve kalkışla­rı engelleme denemesi yapıldı. İki Fransız Okulu (Mermoz ve Blaise Pascal yüksekokulları) ateşe ve­rildi. Avrupalılar dövüldü, değerli eşyaları çalındı. Fransız emperyalist güçleri, Abidjan Havaalanına iniş ve kalkışları sağlamak için havaalanını işgal et­ti ve hükümet ordusunun kalan uçaklarını da bura­da imha etti.

6 Kasım 2004 Cumartesi, saat 20.00 TV haber­lerinde, cumhuriyet başkanlığının sözcüsü, o öğle­den sonra yaşanan gelişmeler hakkında halkı bilgi­lendirdi. Sözcü, Buake’deki Fransız kışlasına “yapıl­dığı iddia edilen” saldırının araştırılacağını belirtir­ken, Fransızların giriştiği hareketi ise “Fildişi Sahi­line yapılmış bir saldırı” olarak mahkum etti. Yine de halka sakin olmaları çağrısında bulundu. Prob­lemin diplomatik yollarla çözüleceğini vaat etti. Ama devlet başkanlığının bu açıklamasından 30 da­kika sonra “Genç Yurtseverler” hareketi başkanı, ekibiyle birlikte TV ekranında göründü ve Fransız ordusunun Fildişi Sahili’nden gidişine kadar “halk direnişi ”nin çığlığını büyütme çağrısı yaptı. Tüm halka 43. BIMA, Abidjan Havaalanı, devlet başkanı Laurent Gbagbo’nun evi çevresinde insan kalkanı oluşturma çağrısında bulundu. Çünkü ona göre Fransızlar, Buake’de yaşananları bir hükümet dar­besinin gerekçesi yapacaklardı. Devlet Başkam’mn konutunun yakınındaki Fildişi Oteli civarında 100 tankın yerleştirildiğini ve iki köprü ile havaalanının işgal edildiğini belirtti. Diğer “yurtsever” liderler de benzer açıklamalar yaparak, halkı ulusal topraklar üzerinde Fransız ordusunun yapacağı tüm hareket­leri engellemeye çağırdılar. Bunun ardından, Abidjan’ın tüm mahallelerinden gençler, belirtilen yerle­re gitmek üzere harekete geçtiler. Havaalanını, Fil­dişi Oteli’ni, Devlet Başkam’nm evini, radyo ve te­levizyonu, Abobo’daki vericiyi kuşattılar.

Bu gösteriler karşısında Fransız işgal ordusu, he­likopterlerden ve tanklardan kitlenin üzerine ateş açtı. Abidjan’da ilk görünen sonuç vahimdi: Çok sayıda ölü, çok sayıda kaybolan insan, ciddi yara­lanmalar ve Abidjan’ın iki köprüsü ile havaalanı ha­len işgal altında. Fildişi Genelkurmayına göre, ül­kenin Batı bölgesinde, özellikle Duekue’de Fransız tanklarının geçişine bağlı olarak birçok ölü ve yara­lı vardı.

Son olarak 7 Kasım Pazar günü saat 22.00 civa­rında Devlet Başkanı Laurent Gbagbo ulusa sesleni­şinde, asilere karşı askeri seçeneğin altını çizdi ve Fransız kışlasına yapılan saldırıyı küçük askeri bir olay olarak niteledi. Basit bir olay karşısında Fran­sızların verdiği reaksiyona şaşırdığını belirterek; göstericilere evlerine dönmeleri çağrısında bulun­du. Fakat hareket, “yurtsever” liderlerin direktifleri doğrultusunda sürdü. 8 Kasım Salı saat 17.00’ye kadar yıkımlar ve ölümler devam etti. Ta ki Fransız tankları 43. BIMA’ya dönünceye kadar. FPI’nın kurbanlara yardım sağlama görevlisi Dr. Kadio Richard’a göre, 50’den fazla ölü ve bini aşkın yaralı vardı.

Fildişi Sahili Devrimci Komünist Partisi, FPI’nın savaşı yeniden başlatmasını ve dolayısıyla halk için ağır sonuçlar yaratmasını (85 sivilin ölümü) mah­kum ediyor. Aynı şekilde insan haklarının ağır ihla­lini ve FPI milislerince diğer parti ve gazetelere kar­şı yapılan baskıları da mahkum ediyor.

PCRCI, Fransız emperyalist ordusunun saldırı­larını ve bu ordu tarafından silahsız insanlara yapı­lan katliamları mahkum eder. Bir ordunun silahsız sivillere saldırması kabul edilemez. Bu insanların ölümünün sorumluluğu, Chirac’ın Fransız hükü­metinin üzerinde olduğundan çok, Fransa ile koru­ma anlaşmalarını sürdüren, özellikle gerektiğinde asileri silahsızlandırmak için takviye Fransız ordu­su talep eden FPI liderlerinin üzerindedir. Kendi ordusu varken silahsız halkı Fransız tankları üzeri­ne gönderen FPI liderlerinin sorumsuzluğunu da mahkum ediyoruz.

PCRCI ifade eder ki; bu gerici savaş, Fildişi Sa­hili halkına Fransız emperyalizminin sömürücü ve suçlu olan gerçek yüzünü göstermiştir. Bundan do­layı Fransız ordusunun geri çekilmesi acil bir istek olmalıdır. Bu talep, bugünkü krizin çözümünün ve savaşın acilen durdurulmasının bir gereğidir, öz­gürlük ve demokrasi mücadelesinin, politik suçların cezasız kalmasına karşı mücadelenin bir parça­sıdır. Emperyalist egemenlere, özelde Fransız em­peryalizmine karşı mücadele, Fildişi Sahili’nde güncel olarak temel sorundur. Fakat Fransız em­peryalizmine karşı diğer emperyalizmlerin safında mücadele etmek, AIDS’le tedavisi mümkün olma­yan bir kanser arasında seçim yapmak gibi bir şey­dir. Emperyalizme karşı savaşa çağırmak ve onun bölgesel uşaklarına karşı savaşı reddetmek de bir demagojidir. Emperyalizme karşı savaş örgütlemek ve fakat bu savaşa politik ve ekonomik suçlarla mü­cadeleyi, demokrasi ve özgürlüklerin savunulması­nı dahil etmemek de sahtekarlıktır. Emperyalizme karşı savaşmakla, şovenizm savunusunu birbirine karıştırmak ise suçtur. Dolayısıyla, sosyal-şoven FPI otoriteleri gerçekten emperyalizme karşı savaşmı­yorlar. Bu kitle hareketleri aracılığıyla, diğer burju­va hiziplere karşı savaşlarında arkalarına daha güç­lü Fransız desteği almayı deniyorlar.

Fildişi Sahili Devrimci Komünist Partisi, Fransız ordusunun saldırılarına karşı bu büyük seferberliği selamlar. Fakat bu savaş, tüm zincirlerinden etkili kopuşma için; tüm bağımlılık anlaşmalarından ay­rılma ile derinleşmelidir. Çünkü emperyalizm sade­ce ülkeye yerleşmiş bir ordu değil; ekonomik, poli­tik ve kültürel hakimiyettir. Partimiz, işçi sınıfını, köylüleri, gençleri, tüm devrimci ve demokratları kendisiyle birlikte uluslararası emperyalizme, özel­de Fransız emperyalizmine ve onun yerli uşaklarına karşı özgürlük, demokrasi, popüler ve ulusal ege­menlik için gerçek savaşta cesurca yerini almaya ça­ğırır.

Sosyal şovenist FPI otoriteleri tarafından savaşın yeniden başlamasıyla belirlenen günümüz koşulla­rında, Fildişi Sahili Devrimci Komünist Partisi, aci­len düşmanlıklara mola verilmesini, yasamaya iliş­kin reformların yerine getirilmesini ve savaş halin­deki güçlerin ve milislerin silahsızlandırılmasının, insan haklarına tüm saldırılara karşı halkın gerçek­ten korunmasını, suçlu politikacıların cezalandırıl­masını, Fransız ordusunun ve tüm yabancı güçlerin gitmesini istiyor. Sadece bu koşulların tam olarak sağlanması, mevcut krizin halk kitlelerinin çıkarları lehine sonlandırılması için asgari koşullan sağ­layabilir.

8 Kasım 2004

* Fildişi Sahili Devrimci Komünist Partisi’nin (PCRCI) Komünist Partiler ve Örgütlere Raporu

** PCRCI Genel Sekreteri

Marksist Teori

Yaygın Süreli Yayın
Varyos Yay. San ve Tic. Ltd. Şti. İmtiyaz Sahibi: Şengül Güneş Bali
Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Şengül Güneş Bali

Bize Ulaşın

Çakırağa Mah. Çakırağa Cami Sokak Birlik Apt.
No: 8/10 Aksaray/İstanbul (0212) 529 15 94
E-posta: info@marksistteori.org Twitter: @mt_dergi