MLKP II. Kongre Duyuru ve Çağrısı

İşçiler, Emekçiler, Gençler, Devrimciler, Yoldaşlar

Büyük emeklerle yaratılan ve örnek bir devrimci iradenin ürünü olan Partimiz, şimdiye değin kazanmış olduğu başarılarına, bir yenisini daha ekledi. Sınıf düşmanının giderek yoğunlaşan ve adeta kesintisiz hale gelen saldırılarına, bu saldırılar sonucunda verdiğimiz ağır kayıplara karşın, II. Kongremiz 7-12 Ağustos 1997 tarihinde başarıyla toplandı. Partimiz, Kongre zaferimizle haklı olarak övünebilir ve övünmelidir de. Faşist rejime bu yolla da meydan okuyoruz!

II. Kongremiz, görkemli Ölüm Orucu ve SAG zaferinin 1. yılına denk geldiği için, özelde Ölüm Orucu ve SAG şehitleri, genelde ise Parti, devrim ve komünizm şehitlerinin anısına, salonu süsleyen şehitlerimizin bakışları altında, Enternasyonal Marşı eşliğinde, saygı duruşuyla 7 Ağustos’ta resmen başladı. Coşkulu, olgun ve düzeyli bir atmosferde süren çalışmalarını, Enternasyonal Marşı ve savaş sloganlarıyla 12 Ağustos’ta tamamladı. 6 gün, 16 oturum ve 70 saat süren Kongremiz, faşist düşmanın yoğun saldırıları sonucu verdiğimiz ağır kayıplar nedeniyle olağanüstü bir özellik taşıdığı gibi, Partimizin en zor koşullarda bile Kongre platformunu toplayabilecek yapıda olduğunu da gösterdi. Partimizin yarattığı gelenekler bakımından, bu durum özellikle önemlidir.

* * *

Uluslararası Durum Raporu’nu görüşen Kongremiz; emperyalist-kapitalist sistemin ekonomik ve siyasi durum ve gelişme eğilimini kapsamlı olarak değerlendirerek, komünistlerin dünya çapındaki görevlerinin altını çizdi. Günümüzde, proleter dünya devriminin nesnel koşulları ile öznel koşulları arasındaki uçurumun doldurulması ve her ülkede işçi sınıfının komünist öncü müfrezelerinin oluşturulup pekiştirilmesinin, yaşamsal önemini vurgulayan Kongremiz; bu görevin yerine getirilmesinin, burjuvazinin ideolojik saldırıları ve modern revizyonizmin yeni biçimlerinin yanı sıra, maoizm, troçkizm ve her renkten revizyonizme karşı kararlı ve uzlaşmaz ideolojik savaşımdan geçtiğinin altını çizdi. Bu bakımdan, Partimizin özel bir rol oynayarak, proletarya enternasyonalizmi bayrağını yükseltmenin bugün her zamankinden daha büyük bir önem taşıdığını belirledi.

Dünya politikasında Türkiye’nin durumunu ve bölgemizde emperyalistler arası çelişkileri tahlil eden Kongremiz, strateji ve taktiklerimiz açısından gerekli sonuçları çıkardı. Türkiye ve K. Kürdistan gibi, dünyanın gerçekten de stratejik bir bölgesinde bulunan bir coğrafyada devrim yapma ve proletaryanın iktidarını kurma hedefini önüne koyan Partimizin, yalnızca Türkiye ve K. Kürdistan halklarının değil, bölge proletaryası ve halklarının da yazgılarını etkileyecek ve değiştirecek bir rol üstlendiğine işaret etti. Türkiye ve bir yere kadar bölge devriminin umudu demek olan Partimizin, yalnızca Türk gericiliğinin değil, onun stratejik bağlaşıkları olan emperyalizmin ve siyonizmin de hedefleri arasında olduğuna, zira Türkiye ve Kuzey Kürdistan devriminin gerçekleştirilmesinin, dünya emperyalizmine indirilmiş çok ağır bir darbe olacağına vurgu yapan II. Kongremiz; ABD başta gelmek üzere belli başlı emperyalist devletlerin Ortadoğu bölgesine ilişkin politikalarının ve taktiksel manevralarının yakından izlenmesini, bölge ülkelerinin ve bu ülkelerdeki komünist ve devrimci hareketlerin yakından tanınmasını, bütün bu faktörlerin Türkiye ve Kuzey Kürdistan’daki gelişmelerin bölge ülkeleri ve devrimci hareketi üzerindeki etkilerinin hesaba katılmasını gerekli ve zorunlu gördü.

* * *

İç Siyasal Durum ve Siyasal Taktik Raporu’nu değerlendirerek onaylayan Kongremiz; Birlik Kongremizin siyasal öngörü ve perspektiflerinin 3 yıllık pratikte sınanarak doğrulandığını özel olarak saptadı. Sömürgeci yarı-askeri faşist diktatörlüğün tarihinin en büyük ve en derin rejim bunalımıyla karşı karşıya olduğuna, bu bunalım ortamında gerici egemen sınıf kliklerinin iç çelişki ve çatışmalarının arttığına, Kürt ulusal kurtuluşçu devrimin yanı sıra, Batı’da gelişmekte olan komünist ve devrimci güçleri ezmek için diktatörlüğün kendisini iç savaşa göre konumlandırdığına ve artan şekilde tahkim ettiğine, ordunun rolünün giderek daha fazla arttığına dikkat çekti. Kongremiz; devrimin güncel bir sorun olduğunu bir kere daha vurgularken, devletten kopuş ve arayış sürecinde bulunan işçi ve emekçiler cephesinde devrimci bir kitle hareketi geliştirmenin acil bir görev olduğunu, tasfiyeciliğe ve reformizme karşı bir barikat oluşturarak, komünist, devrimci ve yurtsever güçlerin birleşik ve merkezi örgütlülüğü ve ortak savaşımının devrimci bir çizgide yürütülmesinin gerekliliğini belirledi.

Egemen sınıflar ve faşist diktatörlüğün kendini dayatan temel sorunları çözme güç ve yeteneğine sahip olmamasını ve devrimimizin çok belirgin olan eşitsiz gelişmesini, iç siyasal durumun özgünlüğünü belirleyen unsurlar olarak ele alan Kongremiz; Türkiye’nin geleceğinin ve kaderinin Kürdistan’da süren ulusal kurtuluşçu devrimin, Batı’daki devrimci işçi hareketiyle birleşmesine bağlı olduğunu yeniden vurguladı. Batı’da belirli bir anlamda var olan bu cephenin, siyasal nitelik bakımından devrimci bir sıçrama gerçekleştirmesi, birleştirilip örgütlendirilerek derinleştirilmesi ve yeni mücadele biçimleriyle güçlendirilmesi sorununun, taktiğimizin kilit sorunu olmaya devam ettiğini belirledi. Partimizin, bundan sonra da dikkatini, güç ve enerjisini, devrimci iradenin bu can alıcı sorununun çözümüne yöneltmesi, bütün politikalarını ve pratik devrimci çalışmalarını burada tekrar ve tekrar sınavdan geçirmesi, taktik planımızın güncel hedefinin, genel grev ve genel direnişin örgütlenmesi, bunların öznel koşullarının olgunlaştırılması olarak bir kez daha somutlayan Kongremiz, gerek böyle bir genel grevin-direnişin gerçekleşmesi durumunda oluşacak devrimci ortamı, gerekse de siyasal durumun şimdiden iç savaşa evrilen yönünü hesaba katarak, taktiğimizin aynı zamanda, önümüzdeki bu dönemin ihtiyaçlarını şimdiden gözeten, dönemin mücadele ve örgüt birimlerini ve bunlardan birisi olarak silahlı mücadeleyi hazırlayan bir hattan ilerlemesi gerektiğini de yeniden vurguladı. Partimiz, bu hazırlık görevlerini başardığı ölçüde dönemi kazanacak ve devrimci cüretle, ileri atılışını sürdürecektir.

* * *

Birlik devrimimizin ürünü olan partimizin, 3 yıllık ideolojik, siyasal ve örgütsel alandaki pratiğini, Partimizin gelişim çizgisini değerlendiren Kongremiz;

*Birlik Kongresi ile resmileştirilen ideolojik, siyasal ve örgütsel birliğin, ilkeli ve sağlam bir birlik olduğunun pratikte de kanıtlandığını, kaynaşma sürecinin sağlıklı şekilde işleyerek tamamlandığını, bu bakımdan ciddi sorunların esasen yaşanmadığını ve gerçekleştirilemez denilenin geri dönülmezcesine başarıldığını;

*Partimizin, kuruluşundan bu yana sınıf mücadelesinin en önemli kopuşmalarında izlediği siyasal ve örgütsel çizginin, MLKP isminin geniş işçi ve emekçi yığınlarında yankılanmasını getirdiğini, Gazi ayaklanması, kayıplara karşı mücadele, 1 Mayıslar, Ölüm Orucu ve SAG direnişleri, barikat savaşları, gençlik eylemleri denilince akla MLKP’nin geldiğini, kritik anlarda, Partimizin, devrimci kuvvetler arasından öne çıktığını;

*Partimizin, bu dönemdeki en önemli çatışma anlarında, siyasal öngörüsüyle, devrimci iradesi, ataklığı ve cüretiyle yalnızca öncü niteliğini göstermekle kalmadığını, ama aynı zamanda yığınlara yönelik politika yapma tarzıyla da gruplar dünyasından kesin kopuşu sağladığını ve bu yolla da önder parti mayasının atıldığını;

*Bu 3 yıllık pratikte devrimci güçler arası dayanışma ve ortak mücadeleyi yükseltme pratiğinde üstlendiği öncü rolün ve ısrarın, partimizin komünist niteliğini olduğu kadar, olgunluğunun ve önderlik yeteneğinin düzeyini de gösterdiğini, ilerici, yurtsever ve devrimci güçlerle ilişkilerimizi düzenlemede de yeni bir ilişki, üslup ve davranış çizgisini geliştirdiğini;

*3 yıllık pratiğimizin, sadece birlik devrimini gerçekleştiren güçlerin ve birlik devriminin niteliksel düzeyini dosta düşmana göstermekle kalmadığını, aynı zamanda parti nitelemesini ve MLKP ismini ne kadar hakkettiğini de kanıtladığını;

*Partimizin sürekli büyüme, gelişme, ve kurumlaşma yolundan ilerleyerek bugünlere geldiğini; birkaç yılda kalıcı çok şey yarattığını; kendilerini yenileyemeyen, yaratıcı ve iradi davranıp, mücadelenin gerçek ihtiyaçlarını kavrayıp üst düzeyde karşılayamayanların acınası durumlarından bütünüyle farklı, apayrı bir gelenek yarattığını; hemen her alanda yeni bir tarzı ve süreci geliştirmeye çalışarak, azımsanmayacak başarılar sağladığını; siyasal, örgütsel ve düşünsel planda yeni yöntemler, yeni bakış açıları ve yeni ilişki tarzları oluşturduğunu; dönemin ihtiyaçlarına uygun yeni biçimler geliştirme ve uygulamada cesur ve yaratıcı davrandığını;

*Partimizin ve Komünist Gençlik Örgütümüzün, faşist düşmanın bütün saldırı, imha ve tutuklamalarına karşın gelişimlerini kararlılıkla sürdürdüklerini, bedel ödeme yolundan bugünlere gelmelerinde şehit ve tutsak yoldaşların katkılarının özel bir rol oynadığını belirledi.

Partimizin gelişimini, önderliğin ve partinin çalışmalarını kapsamlı olarak değerlendiren ve onları eleştirel bir şekilde genel olarak olumlayan Kongremiz; karşı karşıya olduğumuz sorunları saptayarak, geliştirme perspektiflerini ortaya koydu. Pozitif ve negatif öğeleriyle, başarı ve kazanımlarıyla olduğu kadar, eksik ve kusurlarıyla da insan ömrü için bile az olan, ama partilerin tarihi bakımından çok kısa kabul edilmesi gereken geride kalan dönemin somut verileri gösteriyor ki, MLKP, devrimin önderi ve örgütleyicisi olarak, proletarya ve emekçi yığınların özgürlük ve sosyalizm özlemlerini seslendiren, gerçek yığın hareketine dayanan, proletaryanın öncü siyasal kurmayı, önder ve öncü savaşçı partisi olarak konumlanacak bütün potansiyellere, yönelim, irade, cesaret, bilgi ve birikime sahip, bu uğurda kendini ortaya koyan, gelişen ve geleceği temsil eden bir güç olduğunu söz götürmez bir biçimde ortaya koymuştur. Ve doğal olarak kendisini, gelişip belirginleşen geleceğiyle tanımlamada haklı olduğunu da göstermiştir. Partimizin büyük bir siyasal atılımı gerçekleştirdiğini saptayan Kongre, örgütsel bakımdan buna paralel bir gelişme hattı tutturamadığımızı belirledi ve bu durumun aşılmasının mutlak zorunluluğunu vurguladı ve buna uygun bir hareket planı geliştirdi. Karşı karşıya olduğu sorunları, gelişip büyüyen, siyasal ve örgütsel bakımdan ileri atılan, moral, disiplin, örgütlenme ve eylem gücü yükselen, ilerici, anti-faşist ve devrimci güçler arasında güven ve umut yaratan, gelişmekte olan bir partinin sorunları olarak gören Kongremiz, açıkça ilan eder ki, Partimiz bunları esas olarak ve büyük ölçüde aşabilecek görüş açısı, güç ve iradeye sahiptir.

Parti çalışmalarının bütün yönlerini değerlendiren, somut yönelimlerimizi belirleyen Kongremiz; düşmanın yoğunlaşan saldırılarım, artan kayıplarımızı, diktatörlüğün kendini sürekli tahkim etme çabasını; iç savaş taktikleri ve yöntemlerini daha yaygın kullanmasını, egemen sınıfların, emperyalizmin ve siyonizmin bölge politikasını göz önünde tutarak; Partimizin vuruş gücünü ve manevra yeteneğini arttıracak, gelişen tekniği hakkıyla kullanacak, kurumlaşmaya özel bir önem verecek, yığın hareketine daha fazla bağlanacak, parti tarzını daha fazla yerleştirecek, bolşevikleşme çabalarını hızlandıracak, kısacası önder bir parti olarak gelişebilmesi için, partimizin daha yüksek bir temelde yeniden örgütlendirilmesi ve bu yolla cüretle ileri atılmasını kararlaştırdı. Kuşkusuz, bu bir yeniden tekrar olmayacaktır. Bunun başarılabilmesi için Partimizin, geride kalan kendi pratiğini de aşması ve kendini bir üst düzeyde üretmesi gerekmektedir. Bunun başarılabilmesi, önder kadrolarımız başta gelmek üzere bütün yoldaşların Marksizm-Leninizm’i kavrama düzeylerini olduğu kadar, onu Türkiye ve Kürdistan devriminin stratejik ve taktiksel sorunlarının çözümünde yaratıcı bir biçimde kullanma ve kitlelere önderlik etmede ustalaşma düzeylerini ve partiyi devrimin önderi olarak yükseltmelerine bağlıdır.

* * *

Kongremiz, bilimsel sosyalizmle işçi sınıfı hareketi arasındaki mesafenin kapatılmasını ve Partimizi edimsel olarak da proletaryanın ileri ve sınıf bilinçli öğelerini saflarında toplayan bir güce dönüşmesini, karşı karşıya bulunduğumuz, son derece önemli bir diğer görev olarak yeniden belirledi. Bu görevi yerine getirmenin bir dizi tarihsel ve güncel zorluklarını vurgulayan Kongremiz, bu zorlukların bilincinde olarak proletaryanın ileri ve sınıf bilinçli öğelerini kazanmak için sistemli bir çaba harcamanın ve bunu başarmanın mutlak zorunluluğunun altını çizdi. Uluslararası deneyimin ve ülkemiz deneyiminin bu alanda pek çok veri sunduğunu göz önünde tutan Kongremiz; başka alanlarda sergilediğimiz devrimci cüret, irade, inisiyatif ve yaratıcılığı, belirgin zaaflarımızın varlığını sürdürdüğü bu alanda daha fazla sergilememiz gerektiğini, emperyalizmin, burjuvazinin, revizyonizmin ve sendika bürokrasisinin önümüze diktiği engellerin ve bu görevin yerine getirilmesinin zorluklarının bizi durdurmasına ya da yolumuzdan saptırmasına izin verilmemesini vurguladı.

Yoldaşlar,

II. Kongremiz, başta parti önderliği olmak üzere tüm parti örgütlerimizi, parti kitlemizi, komünist gençliğimizi, Birlik Kongremizin genel perspektifleri ve II. Kongremizin belirlemeleri ışığında daha fazla devrimci irade, daha fazla inisiyatif, daha fazla yaratıcılık ve daha fazla özveriyle görev başına çağırır. Unutmayalım ki, değişik ulus ve ulusal azınlıklardan Türkiye proletaryası, emekçileri ve gençliğine dayanabildiği, onların en ileri öğelerini saflarında örgütleyebildiği ve onların devrimci potansiyelini harekete geçirebildiği taktirde partimiz, önüne koyduğu görevleri hakkıyla yerine getirebilecektir. II. Kongremiz, partimizin yeni atılımlarnın ifadesi olsun!

İşçiler;

Faşizm ve sermayenin saldırılarına karşı mücadeleyi yükseltelim, ortak mücadelemizi engelleyen sendika ağa ve bürokratlarına dur diyelim! Faşizm, sermaye ve gericiliğin bizleri bölmek için kullandığı milliyetçilik, mezhepçilik, bölgecilik ayrımlarına karşı “İşçilerin Devrimci Birliği” şiarını yükseltelim. Emperyalizme, faşizme ve gericiliğe karşı devrim ve sosyalizm için başkaldıralım ve bu savaşımın öncü ve önder gücü partimiz MLKP’yi daha fazla sahiplenelim ve dünyamızın bu bölgesinde komünizmin kızıl bayrağını yükseltelim! Öyleyse, genel grev ve genel direniş hattından yürüyerek, faşist rejimin bütün hesaplarını bozalım ve çok yönlü saldırılarını birleşik bir devrimle püskürtelim! Türkiye’nin geleceğinin ve kaderinin Kürdistan’da süren ulusal kurtuluşçu devrimin Batı’daki devrimci işçi hareketiyle birleşmesine bağlı olduğunu unutmayalım!

Kürt ulusu;

Sömürgeci faşist diktatörlüğün ulusal boyunduruğuna başkaldırın, haklı ve meşrudur. Kendi ulusal devletini kurma hakkın, her ulus gibi senin de en doğal hakkındır. Partimiz, bu hakkın en tavizsiz savunucusudur. Kürt ulusal kurtuluşçu devrimine kendi bağımsız kimliği ve proleter sınıf perspektifiyle katılan Partimiz, Batı’da devrimci işçi hareketinin yükseltilmesini siyasal taktiğinin temel sorunu olarak görmektedir. Devrimin eşitsiz gelişiminin kendisinin de dengesiz olduğunu unutmadan, halklarımızın birleşik devrimini örgütleyelim! Kongremiz, Türkiye işçi sınıfının ve emekçilerinin kahraman Kürt halkıyla sömürgeci faşist diktatörlüğe karşı birleşik cephesinin örülmesinin yaşamsal önemine işaret eder!

Gençler

Faşizm ve gericilik, siz gençlere sömürü, zulüm, açlık ve işsizlikten, uyuşturucu ve fuhuştan öte bir şey vermiyor, veremez de. İliklerine dek çürümüş bu kontrgerilla cumhuriyeti, yalnızca bugününüzü karartmakla kalmamakta, size ait olan geleceğinizi de yıkıma uğratmaktadır. Bugün ve gelecekte sömürüsüz ve sınıfsız bir dünya istiyorsanız, partimizin ve onun ideolojik ve politik önderliğindeki Komünist Gençlik Örgütü’müzün(KGÖ) saflarında birleşin! Kendi geleceğinize sahip çıkın! Türk militarizminin barbarca saldırılarının aleti olmayı reddederek, askere gitmeyin! Unutmayın ki, gençlik gelecektir; gelecek ise devrimde ve sosyalizmdedir. Öyleyse devrim ve sosyalizm kavgasında daha büyük yığınlar halinde yer alın, komünizmin kızıl bayrağı altında toplanın!

İşçi ve emekçi kadınlar;

Ezilen ve sömürülen milyonların yarısını oluşturan siz işçi ve emekçi kadınlar, sömürücü sistemin varolduğu her yerde olduğu gibi, coğrafyamızda da, kendi erkek sınıf kardeşlerinize kıyasla daha fazla acı çekiyorsunuz. Bu faşist rejim, erkek sınıf kardeşlerinize olduğu gibi, size de, yoksulluk, cehalet, hastalık ve fuhuştan başka birşey getirmiyor. Devrim, özgürlük ve sosyalizm için erkek sınıf kardeşlerinizle birlikte yıkılmaz bir duvar örün. Partimiz MLKP’nin saflarında örgütlenerek, emperyalizme, faşizme ve kapitalizme karşı yürütülen devrim ve sosyalizm kavgasına daha güçlü katılın!

Emekçi memurlar;

Faşist rejimin siz emekçi memurlara da verebileceği birşey yoktur. Sizi kapı kulları olarak gören faşizm, yıllardır 657 prangasıyla insan olma onurunuzu ayaklar altına aldı ve almaya devam ediyor. Ekonomik, sosyal ve politik yaşamın her sorununda kendinizi ifade etme ihtiyacınız var iken, bunu dillendirdiğiniz her ortamda yasaklarla, sürgünlerle, coplarla karşılaştınız. Ancak bunlar yine de sizleri yıldırmadı, kendi örgütlülüklerinizi kurdunuz ve geliştirdiniz. Ne var ki, yaşam bunun yeterli olmadığını gösterdi. 657 prangasının parçalanması ve grevli toplu sözleşmeli sendika mücadelenizi ve örgütlülüğünüzü devrimci bir çizgide geliştirerek, kurulan reformcu tuzakları aşarak, işçi sınıfı ve diğer emekçilerle birlikte genel grev ve genel direnişi yükseltin! Partimiz saflarında örgütlenin!

İlerici aydınlar, sanatçılar;

Sürmekte olan sınıf mücadelesinde bir taraf olduğunuzu unutmayın! Faşist rejimin, devrimci ve emekten yana aydınları, kültür ve sanat emekçilerini, şiddet, sansür ve ekonomik yaptırımlar yoluyla cezalandırma ve susturma çabasını daha güçlü olarak boşa çıkarın! Kendi alanınızda devrimci bir sınıf cephesi yaratın! Komünizmin kızıl bayrağı altında toplanarak, partili aydın ve sanatçı kimliğinizi yükseltin!

Cumartesi anaları, şehit, tutsak ve kayıp yakınları;

Sizlerle haklı olarak övünüyoruz. Türkiye ve Kürdistan işçi sınıfı ve halklarının devrimci onuru olmakla kalmadınız, aynı zamanda, sömürgeci faşist diktatörlüğe karşı yürütülmekte olan güncel kavganın da önemli bir bileşeni durumundasınız! Yeni örgütlülüklere giderek, savaşımınızın uluslararası boyutunu güçlendirerek, birlik ve dayanışmanızı yükseltin!

Komünist, devrimci ve yurtsever özgür tutsaklar;

Fiziksel olarak tutsak olsanız da, zihinsel olarak tümüyle özgür olan siz devrimci tutsakların, bundan sonra da, devrim ve sosyalizm kavgasında seçkin bir rol oynamaya devam edeceğinizden eminiz. Devrimci savaşımın tüm alan ve cephelerindeki kavgaya güç ve ilham kaynağı olmaya devam ediyorsunuz! Siz devrimin, ulusal kurtuluşun ve komünizmin yiğit evlatlarıyla gurur duyuyoruz!

Yurtdışındaki göçmen işçiler, emekçiler;

Türkiye ve Kürdistan devriminin uluslararası sesi-soluğu olma çabanızı artırarak sürdürün! Faşist diktatörlüğün çirkin ve iğrenç yüzünü, yaşadığınız ülkelerdeki işçi ve emekçilere gösterin! Yaşadığınız ülkelerde işçi ve emekçilerin faşizme ve kapitalizme karşı yürüttüğü kavgaya katılın! Komünizmin kızıl bayrağı altında toplanarak, ülkemiz devrimine ve partimize çok yönlü desteğinizi artırarak sürdürün! Partimizin saflarında birleşin!

Komünist, devrimci ve yurtsever örgütler;

Faşizme, emperyalizme ve şovenizme karşı, devrimci birliğin oluşturulması, yaşamsal önemini koruyor. Ortak düşmana karşı birleşik ve daha üst bir saldırıyı örgütlemenin yolunun buradan geçtiğini, yaşam fazlasıyla doğruladı. Gelin, süreci tıkayıcı, reformizmi ve tasfiyeciliği güçlendirici adımlardan kaçınarak, yeni bir ilişki, üslup ve davranış çizgisini geliştirelim. İvedi ve yakıcı bir görev olarak antifaşist devrimci cepheyi yükselterek zaferi yakınlaştıralım!

İşçiler, emekçiler, gençler;

Faşist rejim hiçbir sorununuzu çözemiyor. Tek çıkar yol olarak terör ve sömürüyü daha da yoğunlaştırmakta görüyor. Bugün egemen sınıfların mevcut siyasal rejimin çerçevesi içerisinde yönetememe durumunun ötesinde, cumhuriyetin temel ilkelerinin yönlendirdiği devlet sorgulanıyor. Devlet iyiden iyiye mafyalaşmış ve çeteleşmiştir. Liderleri, hükümetleri, meclisi ve sözde bağımsız yargısıyla, faşist diktatörlüğün yönetici tepesi MGK’yı gizleyen bir incir yaprağı olan sermaye egemenliğinin bu politik kurumlarının tamamen işlevsizleşmeleri muazzam bir çürümeyi de beraberinde getiriyor. Burjuva partiler umut olamıyor. Hükümetler büyük bir hızla eskiyor. Generallerin dayatmasıyla kurdurulan ANASOL-D’de, karşı-devrim içi çatışmaların derinleşmesini önleyemeyecektir. Faşist rejimin sorunlar yumağının artmasına bağlı olarak devrim daha da güncelleşmiştir. Devrim ve sosyalizmden başka kurtuluş yolu yoktur! Öyleyse genel grev, genel direnişe kilitlenerek, faşist diktatörlüğün saldırılarını püskürterek partimiz MLKP’nin önderliğinde zafere doğru yürüyelim. Kardeşler, kafamıza, yüreğimize ve kollarımıza vurulan köhne zincirleri kırarak, gökyüzünü fethedelim; sömürü ve zulümden arınmış, savaşsız ve silahsız bir dünya için yıldızlara ulaşalım!

Yaşasın partimiz MLKP!

Kahrolsun faşizm, kapitalizm ve emperyalizm

Yaşasın devrim, yaşasın sosyalizm!

Yaşasın II. Kongremiz!

II. Kongre kararlarıyla kuşanalım, yeni zaferlere uzanalım!

7-12 Ağustos 1997

MLKP II. Kongresi

Marksist Teori

Yaygın Süreli Yayın
Varyos Yay. San ve Tic. Ltd. Şti. İmtiyaz Sahibi: Şengül Güneş Bali
Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Şengül Güneş Bali

Bize Ulaşın

Çakırağa Mah. Çakırağa Cami Sokak Birlik Apt.
No: 8/10 Aksaray/İstanbul (0212) 529 15 94
E-posta: info@marksistteori.org Twitter: @mt_dergi