Ekim Devrimi’nden 19. Parti Kongresi’ne SB’de Sosyalizmin İnşa Sorunları II - Sosyalist Sanayileşme: Sanayileşmenin Sovyetik Metodu

SB, tarihin buz kıranıydı. Bütün dünya proletaryası ve ezilen halkları sovyet ülkesini izliyorlardı. Acaba başaracaklar mı, tuttukları yol gerçekten kurtuluşun yolu mu? Ekim devriminden sonra iç savaş ve ekonominin yeniden inşa süreci geride kalmıştı. Önceleri teorik bir konu olan, tek ülkede sosyalizmin zaferi sorunu, artık pratik bir sorun olmuştu. Bu konuda verilen şiddetli mücadeleler sonucu, tek ülkede sosyalizmin inşasının mümkün olacağı görüşü artık partinin politikası olmuştu.

Şimdi soru, “Tek ülkede sosyalizmi inşa edebilmek için nerede, nasıl başlanacaktı?” sorusuydu. Kavranması gereken esas halka neydi? Bu soruya bolşevik partinin verdiği cevap, sanayi idi. Sosyalizmin zaferi için, ülkenin sanayileştirilmesi olmazsa olmaz ön koşul olmuştu. Ama bu, herhangi bir kapitalist sanayileşme; kapitalist metodla gerçekleştirilen bir sanayileşme olamazdı. Bolşeviklerin sosyalist sanayileşmenin nasıl olacağı konusunda yararlanabilecekleri herhangi bir tecrübe de yoktu. Yapılması gereken, sosyalist sanayileşmenin nasıl olacağı konusunda olgunlaştırılan görüşlerin pratiğe uygulanmasından başka bir şey değildi. Böylelikle, fevkalade başarılı sonuçları alınan sanayileşmenin sovyetik metodu doğdu.

Sovyet ülkesinin sosyalist sanayileşmesinin objektif zorunluluğu, üretim ilişkilerinin, üretici güçler ve sosyalizmin temel ekonomik yasasının karakteriyle mutlak uyumluluk yasasının kaçınılmaz sonucuydu. Mutlak uyumluluk yasası neyi gerekli kılıyordu? Bu yasa, sosyalist üretim ilişkilerinin, ekonominin şu veya bu sektöründe değil, bütün ekonomide geçerliliğini kaçınılmaz kılıyordu. İktidarın karakteri değişmiş; kapitalist devlet yıkılmış, sosyalist devlet kurulmuş, bu devlet, emekçi köylülükle birlikte nüfusun çoğunluğunu oluşturan işçi-köylü ittifakına dayanıyor. Siyasi dönüşümü sağlayan bu ittifak şimdi mutlak uyumluluk yasasından yararlanarak kapitalist üretim ilişkilerini tamamen yok etmek ve bütün ekonomide sosyalist üretim ilişkilerini hakim kılma mücadelesine soyunuyordu. Bu mücadelenin çıkış noktasını ülkenin sanayileştirilmesi oluşturmuştu. Çünkü sosyalist sanayileştirme, bütün ekonomi için ileri, modern teknik temeli oluşturuyor ve sosyalist üretim ilişkilerinin, ekonominin bütün dallarında veya toplumsal üretimin bütün alanlarında hakim olmasını sağlıyordu. Bu aşamada sorun, ülkenin nasıl bir sanayi ile sanayileştirilebileceği sorunuydu. Proletarya, ekonomik bakımdan da geri olan bir ülkeyi, bir tarım ülkesini devralmıştı. Mevcut sanayi kuruluşlarıyla ülkenin kısa zamanda geri durumdan çıkması, modern teknolojiyle donatılmış bir ülke konumuna gelmesi imkansızdı. Bu ve başka nedenlerden dolayı, ülkenin sanayileştirilmesinin ancak ve ancak büyük sanayinin gelişmesiyle mümkün olacağı sonucundan hareket edildi. Ancak büyük sanayi ile, ekonominin diğer bütün sektörleri için maddi-teknik temel kurulmuş olurdu ve diğer sektörler de bu temele dayanarak gelişebilirlerdi.

Lenin’in öğretisinden hareketle Stalin, üretim araçları üreten büyük sanayiye sahip olunmaksızın bağımsız gelişen bir ekonominin, hele hele sosyalist bir ekonominin kurulamayacağını gösterdi. Gösterdi diyoruz. Çünkü ülkede büyük sanayiin kurulmasına, ekonominin bağımsız gelişmesine karşı gelenler vardı; troçkistler ve zinovyevciler.

O dönemde bir kaç ülkede birden devrim olsaydı, sosyalist sanayileşmeye nasıl yaklaşılırdı, bunu bilmiyoruz. Ama açık olan şu ki, Stalin’in sosyalist sanayileşmeyi gerçekleştirme anlayışı, tek ülkede sosyalist inşanın zaferiyle doğrudan ilişki içindeydi. Stalin, sosyalizmin maddi üretim temeli olarak büyük sanayinin rolünü oldukça bilimsel ve doğru olarak açıklamıştır. Bu rolün içeriği şu noktalardan oluşuyordu:

a- Sosyalizm, toplumsal büyük sanayii temsil eder. Bu sanayi tekniğin ve bilimin bütün ve en modern kazanımları üzerinde yükselir ve dolayısıyla toplumun en yüksek gelişme aşamasıdır; büyük sanayi sosyalizmin maddi tabanıdır. Sosyalizmde sanayileşme tekniğin sürekli yenilenmesi, işin modernleştirilmesi, iş verimliliğinin sürekli artırılması demektir. Sosyalist sanayileşme, üretici güçlerin, kapitalist toplumdakine nazaran daha yüksek bir gelişme seviyesini tutturmak demektir. Bütün bunların SB’de başarıyla gerçekleştirildiğini aşağıda somutlaştıracağız.

b- Ülkenin sanayileşmesi, proletarya diktatörlüğünün siyasi tabanını genişletir; işçi sınıfı sayısal olarak artar ve buna bağlı olarak da toplumdaki payı artmış olur. Bu, onun önderlik rolünü güçlendirir, onun köylülükle olan ittifakını daha güçlü kılar ve kapitalist unsurlara; sınıf düşmanlarına karşı mücadelede proletarya diktatörlüğünü; sosyalist devleti güçlü kılar. Ülkenin sanayileştirilmesiyle bu da gerçekleştirilmiştir. Örneğin SB’de işçi sayısı 1928’de 3,124 milyondan 1955’te 14,281 milyona çıkarak 4,5 misli artmıştır. İşçi sayısındaki artış, 1928’den 1955’e yüzde 357 oranında; 1937’den 1955’e yüzde 80; 1940’dan 1955’e yüzde 72; 1945’ten 1955’e 99 ve 1950’den 1955’e de 26 oranında gerçekleşmiştir.

c- Tarımda büyük üretim ancak ve ancak makinalı teknik ile mümkün olur. Bunun içindir ki, tarımın yeniden şekillendirilmesinin olmazsa olmaz önkoşulu, büyük sanayinin gelişmesiydi. Büyük sanayi, tarımda büyük üretimin, tarımda küçük özel üretimi büyük sosyalist üretime yöneltmenin maddi (teknolojik) temelini oluşturur.

d- Büyük, güçlü bir sanayi ile ülkenin siyasi ve ekonomik bağımsızlığı sağlanmış, ülkenin savunma potansiyeli güçlendirilmiş olur. SB’nin siyasi ve ekonomik bağımsızlığı ve II. emperyalist paylaşım savaşının nasıl sonuçlanmış olduğu büyük/güçlü bir sanayinin bu rolünün doğrudan ifadesidir.

Bu nedenlerden dolayı, üretim araçları üreten modern bir büyük sanayinin inşası, SB’de sosyalizmin kaderini belirleyen bir inşaydı. Bu, sovyet ekonomisinin, toplumunun, bir bütün olarak sosyalizmin gelişme yasasıydı.

Stalin, XIV Parti Kongresi’ne sunduğu siyasi raporunun sonunda şöyle diyordu:

“Genel çizgimizin temeli, özü, SSCB’yi tarım ülkesinden kendi gücüne dayanarak gerekli üretim araçlarını üreten bir sanayi ülkesine dönüştürmektir.” (C. 7, s. 308)

Sovyet insanı, Birinci Beş Yıllık Plan’ı, ülkenin sanayileştirilmesi politikasını büyük bir coşkuyla karşılamıştı. Çünkü tespit edilen politika ütopik değildi, reel faktörlere dayanıyordu. Ama; troçkistler, zinovyevciler ve buharinciler, partinin genel çizgisine; ülkenin sanayileştirilmesi için tespit edilen politikasına karşı mücadeleyi seçtiler. Onlara, özellikle de troçkistlere göre, parti ve toplum, SB’yi dışarıdan yardım almaksızın kendi gücüne dayanarak sanayileşemeyeceği konusunda ikna edilmeliydi. Bunun içindir ki, onlar, emperyalistlere, kapitalist sermayeye tavizler vermeyi, köylünün gırtlağına basarak vergileri artırmayı önerebildiler. Bu önerilerle, bir taraftan ülkeyi kapitalist dış sermayeye yeniden peşkeş çekmek ve köylülükten alınan vergilerin artırılmasıyla da işçi-köylü ittifakını dinamitlemek kaçınılmazdı. Böylelikle, SB’de sanayileşme, sosyalizmin inşası akamete uğratılmış ve kapitalizmin restorasyonu için yol açılmış olacaktı.

Buharinciler de sanayileşmeye hafif sanayi ile başlanmasını öneriyorlardı. Bunlar da ülkeyi, sanayileşmenin kapitalist yoluna sevk etmeyi amaçlıyorlardı. Bu anlayış, şehirde ve kırda kapitalist unsurların güçlenmesi ve sonuç itibariyle de ülkede kapitalizmin restore edilmesi anlayışıydı. Buharinciler, zengin köylülükle birlikte sosyalizmi “inşa” etmeyi amaçlıyorlardı.

SB’de sosyalizm düşmanlarına karşı şiddetli mücadeleler verilmiştir. Ülkenin sosyalist sanayileşmesini ve sosyalizmin inşasını engellemek ve kapitalizmin restorasyonu için maddi koşulları sağlamaktan başka sonuç vermeyecek görüşleriyle partide ve ülkede karışıklık yaratmaya çalışan troçkistlerin, Buharincilerin ve zinovyevcilerin gerçek niyetlerini Stalin XV. Parti Kongresi’nde ve başka konuşmalarında açığa çıkarmıştır. Sovyet ülkesinin sanayileştirilmesi, ancak bu hainlerin açığa çıkartılıp, etkisizleştirilmesinden sonra hızlandırılarak sürdürülebilinmiştir.

Sovyet ülkesinde sosyalist sanayileşmenin zorunluluğu ile sosyalizmin o koşullarda bile tek ülkede inşasının mümkün olacağı ve zaferi arasında kopmaz bir bağ vardır. Çünkü sosyalizmin inşa edilip edilemeyeceği, ülkenin, devrimin savunulup savunulamayacağı her şeyden önce sosyalist sanayileşmenin gerçekleştirilip gerçekleştirilemeyeceğine bağlıydı.

Stalin, tek ülkede sosyalizmin zaferi için aşılması gereken iki noktaya sürekli işaret etmişti. Sosyalizmin inşası için aşılması gereken iki nokta, aslında iki çelişkidir; sosyalist inşanın önündeki iç ve dış çelişkiler.

İç çelişkilerin-zorlukların üstesinden geliniyordu. Zaten proletarya diktatörlüğünün hakimiyeti, Rus burjuvazisinin siyasi ve ekonomik olarak alt edildiğini, sosyalizmin inşası için ülke içi zorlukların kalmadığını gösteriyordu. Sovyet ülkesinde sosyalist sanayileşmenin ve sosyalizmi inşanın koşulları vardı ve sovyet insanı bolşevik parti önderliğinde bu imkanları hayata geçirmeye koyuldu.

Sorun bununla bitmiyordu. Çünkü sovyet ülkesi, kapitalizm denizinde bir ada gibiydi ve kapitalist çevrenin varlığı, ülkeye silahlı dış müdahalenin olabileceğinin maddi koşulunu oluşturuyordu. Kapitalist dış çevre bugünden yarına yok edilemeyeceği için, onun müdahalesine karşı güçlü olmanın yolu da güçlü sanayiden geçiyordu.

Bu iki nokta; tek ülkede sosyalizmin zaferi sorunu, SB’de sanayileşmenin nasıl olması gerektiğini belirleyen noktalardı. Demek ki sanayileşmenin sovyetik metodu, iç ve dış çelişkiler tarafından şekillendiriliyordu. Sosyalist sanayileşmenin sovyetik metodu, tek ülkede sosyalizmin zaferi sorunu gündemde olduğu müddetçe sanayileşmede kaçınılmaz bir yasadır.

Sanayileşmenin sovyetik metodunda esas olan, sanayinin genel bir büyümesini sağlamak değildi. Esas olan, ağır sanayiin öncelikli gelişmesiydi. Bu konuda Stalin şöyle diyordu: “Sanayinin herhangi bir gelişmesi sanayileşme anlamına gelmez. Onun temelini, ağır sanayiin (yanıcı maddeler, metal vs.) gelişmesi, sonuç itibariyle üretim araçlarının üretiminin, kendi makina yapımının gelişmesi oluşturur.” (C. 8, s. 107) Demek oluyor ki; öncelikle geliştirilmesi gereken üretim araçları üreten sektördü. Öyle de oldu. Örneğin sovyet ülkesinde toplam brüt sanayi üretimi 1956’da 1913’e nazaran 30 misli, tüketim araçları üretimi 12 misli artarken, üretim araçları üretimi 67 misli artmıştı. Bu, toplam sanayiye göre 2,2 tüketim araçlarına göre de 5,6 misli daha hızlı bir büyüme demektir. 1917’de üretim araçları üretimi (toplam toplumsal üretimin I. bölümü) brüt toplam üretimin yüzde 38,1’ne tekabül ederken 1956’da yüzde 70,8’ine tekabül ediyordu. Sanayinin devasa gelişmesi diye işte buna denir. İşte bu, sanayileşmenin sovyetik metodunun başarılı sonucudur.

Ülkenin sosyalist sanayileştirilmesi sosyo-ekonomik özellik, sınıfsal karakter ve itici güç, gelişmenin kaynakları hızı ve metodu bakımından ve bütün bunların sonucu olarak hayata geçirilişinin doğurduğu toplumsal sonuçlar bakımından kapitalist sanayileşmeden temelden farklıdır. Kapitalist sanayileşme ile karşılaştırıldığında sosyalist sanayileşmenin temel üstünlükleri inkar edilemez gerçektir.

- Kapitalist sanayileşme ile de büyük sanayi kurulur. Ama bu, başta işçi sınıfı olmak üzere bütün emekçilerin yoğun bir sömürüsüyle, başka ülkelerin talan edilmesiyle gerçekleştirilir.

- Kapitalist sanayileşme kitlesel işsizliği, işçi sınıfının ve de emekçi köylülüğün yoksullaşmasını beraberinde getirir.

- Kapitalist sanayileşme, aynı zamanda ekonomik kriz ve toplumsal yaratılmış maddi değerlerin; fabrika, ürün formunda sermayenin kıyımı demektir.

- Kapitalist sanayileşme demek, kapitalist üretim biçiminin bütün çelişkilerinin keskinleşmesi demektir; kapitalist sanayileşme her şeyden önce kapitalizmin temel çelişkisini; üretimin toplumsal karakteriyle ona özel el koyuş arasındaki çelişkiyi derinleştirir.

- Kapitalist sanayileşme şehir ile köy arasındaki, fiziki iş ile zihni iş arasındaki çelişkinin derinleşmesi demektir.

- Kapitalist sanayileşme, toplumdaki bütün sınıfsal antagonizmaların keskinleşmesi ve devrimin objektif ve subjektif faktörlerinin olgunlaşması demektir.

Sosyalist sanayileşmede bunların hiçbiri söz konusu olamaz. Aksi taktirde yapılanın sadece etiketi “sosyalist” sanayileşmedir.

- Sosyalist sanayileşme, ekonominin toplumsallaşmış sektörünün zaferine, kapitalist ilişkilerin/ unsurların yok edilmesine götürür. Bu, insanın insan tarafından sömürüsünün giderek ortadan kaldırılması demektir; sosyalist sanayileşme ile sömürücü sınıflar tasfiye edilir; sosyalist sanayileşme toplumda sınıfsal farkların ortadan kaldırılmasına götürür.

SB'de ve bazı kapitalist ülkelerde sanayi üretiminin yıllık ortalama büyümesi (%) olarak

 

Sovyetler Birliği

ABD

İngiltere

Fransa

 

Toplam Sanayi

Büyük Sanayi

 

 

 

1918-1957

+10.0

+ 11.4

+3.2

+1.9

+3.0

1918-1929

+6.9

+9.7

+3.0

+ 1.2

+7.9

1930-1940

+16.5

+ 18.0

+ 1.2

+2.1

-2.2

1941-1945(Savaş yılı)

-1.7

-1.5

+9.8

-

-

1947-1957

+15.9

+ 16.5

+4.7

+4.5

+7.7

Savaş yıllarının dışlandığı 22 yıl arasında (1930-1940 ve 1947-1957)

+16.2

+ 17.2

+2.9

+3.3

+2.5

Kaynak: 40 Jahre Sowjetmacht in Zahlen, Berlin 1958, s. 53

- Sosyalist sanayileşme, üretimin, devamlı modern teknoloji temelinde kesintisiz artması demektir. Böylelikle, emekçilerin sürekli artan maddi ve kültürel gereksinimlerini azami ölçüde karşılamanın maddi temeli yaratılmış olur.

- Sosyalist sanayileşme, sınıfı toplumun kalıntıları olan şehir ile kır, fiziki iş ile zihni iş arasındaki çelişkileri yok edecek maddi koşulların oluşturulması demektir.

- Sosyalist sanayileşmede rekabete, krize ve üretimde anarşiye yer yoktur; sosyalist sanayileşme ancak ve ancak planlı bir şekilde gerçekleştirilebilir.

- Ülkenin sosyalist sanayileşmesi ile halkın emekçi tabakaları arasında belli bir çıkar bütünlüğü vardır; sosyalist sanayileşme çalışmayı kolaylaştırır, işsizliği ortadan kaldırır; tarımdaki fazla nüfusu emer ve emekçilerin yaşam standartını yükseltir. Bu da iç pazarın gelişmesi/genişlemesi; alım gücünün artması demektir. Alım gücünün artması ise sanayinin gelişmesine daha yüksek seviyede bir taban/çıkış noktası oluşturur.

Tek ülkede sosyalizmi inşa etme zorunluluğu ve bu zorunluluğun olduğu her dönemde, dolayısıyla bugün de, sosyalist sanayileşme hızlı bir tempoda gerçekleştirilmek zorundadır. Yukarıda bahsettiğimiz iç ve dış çelişkiler, sosyalist sanayileşmenin temposunu belirliyordu. Sovyet ülkesi açısından sanayileşmenin temposunu belirleyen bu çelişkiler, ülkenin ekonomik olarak geri olması, kapitalist sınıfların varlığı, kapitalist ülkelerle çevrili oluş ve genç devletin, kapitalist ülkelerden geri olması olarak ortaya çıkıyorlardı.

Bu konuda Molotov şöyle der: “Beş yıllık planımızın temposu, bolşevikler tarafından uydurulmamıştır. Bu, sosyalizmi düşman-kapitalist bir çevreleme içinde inşa eden proleter devlet için tarihi bir zorunluluktur.” (Molotov; “Sosyalizm İçin Mücadele, Konuşmalar ve Makaleler”, 1935, s. 353, Aktaran K. A. Petrossyan; “die Sowjetische Methode der Industrialisierung” “Sanayileşmenin Sovyetik Metodu”, 1953, Berlin, s. 201)

Sanayileşme temposunun neden hızlı olması gerektiğini de Stalin şöyle açıklar:

“İlerlemiş kapitalist ülkelere, yeni siyasi bir sistemin, sovyet sisteminin kurulması bakımından yetiştik ve geçtik. Bu, iyidir, ama henüz yeterli değildir. Sosyalizmin nihai zaferine ulaşmak için bu ülkelere, teknik-ekonomik açıdan da yetişmeliyiz ve geçmeliyiz. Ya buna ulaşacağız, ya da ezileceğiz.

Bu sadece, sosyalist inşa açısından doğru değildir. Bu, (aynı zamanda) kapitalist çevrelenmişlik koşullarında ülkemizin bağımsızlığını muhafaza etmek açısından da doğrudur. Ülkemizin bağımsızlığını, onu savunmak için yeterli sanayi tabanına sahip olmaksızın korumak imkansızdır. Böyle bir sanayi temelini yaratmak, sanayide en gelişmiş tekniğe sahip olmaksızın imkansızdır.” (Aktaran, K. A. Petrossyan; a.g.k., s 202)

Görüyoruz ki; sanayileşmenin sovyetik metodunun bir özelliği olan hızlı sanayileşme söz konusu koşullar tarafından dayatılmıştır.

Sovyet ülkesinde hızlı sanayileşmenin sonuçlarını şöyle somutlaştırabiliriz: (Tablo 1)

Herhangi bir açıklama yapmaya gerek var mı, bilmiyoruz. Ama herhalükarda SB’de genel olarak sanayinin ve özel olarak da büyük sanayinin kapitalist ülkeler açısından rüyasal bir hızla/tempoyla büyümüş olduğunu görüyoruz.

Cevaplandırılması gereken bir soru daha var: Birikimin kaynağı!

Ülkenin sosyalist sanayileştirilmesi; büyük işletmelerin kurulması, maden ocaklarının işletilmesi vs. muazzam boyutlarda aracı/birikimi zorunlu kılıyordu. Kapitalist ülkeler, sanayileşme için gerekli araçları, emekçilerin sömürüsünü yoğunlaştırmakla, sömürgeleri talan etmekle, düpedüz talan savaşlarıyla veya yurtdışından sağlanan sermaye ile gerçekleştiriyorlardı/gerçekleştiriyorlar. Kapitalizmde sanayileşmenin bu kaynakları sosyalizmde söz konusu olamazdı. Sosyalist sanayileşmenin gerçekleştirilmesi için başka kaynaklar gerekliydi/bulunmalıydı. Bulundu da:

“Sovyetler Birliği’nde hiçbir kapitalist devletin tanımadığı birikimin kaynakları bulundu. Sovyet devleti, sosyalist Ekim devrimiyle kapitalistlerin ve toprak beylerinin elinden çekip aldığı bütün işletmelere, topraklara, ulaşım araçlarına, bankalara, iç ve dış ticarete sahipti. Devlet fabrikalarının ve işletmelerinin, ulaşımın, ticaretin, bankaların karları şimdi, asalak kapitalistler sınıfının tüketimi için değil, sanayinin inşası için kullanılıyordu. Sovyet iktidarı, halkın sadece faiz olarak yüz milyonlarca altın ruble ödediği çarlık borçlarını feshetti. Toprak beylerinin toprağa olan mülkiyetinin kaldırılmasıyla sovyet iktidarı, köylülüğü, yıllık olarak yaklaşık 500 milyon altın ruble olan kira faizi ödemelerinden kurtardı. Bu yükten kurtulan köylülük, güçlü bir sanayinin inşası için devlete yardım edebiliyordu. Köylüler, traktör ve tarımsal makineler almaya oldukça ilgi duyuyorlardı.

Bütün bu gelir kaynakları sovyet devletinin tasarrufundaydı.” (SBKP(B)’nin Tarihi, s. 351, Almanca).

Kaynak konusunda Stalin de şöyle diyordu: “Millileştirilmiş toprak, millileştirilmiş sanayi, millileştirilmiş ulaşım ve kredi, tekelleştirilmiş dış ticaret, devlet tarafından yönlendirilen iç ticaret; bütün bunlar, ülkemizin sanayisinin gelişmesi için yeni kaynaklardır ‘ek sermayeler’dir. Ve bunların hiçbirisine, hiçbir burjuva devlet hiçbir zaman sahip olmadı...

Bunun içindir ki, burjuva devletler için mümkün olmayan gelişme yolu proleter devlet için, gelişme yoluyla bağlam içindeki bütün zorluklara ve sınavlara rağmen pekala mümkündür.” (C. 7, s. 172)

Ülkenin sanayileştirilmesi konusunda, parti çizgisine karşı mücadelede troçkistler ve buharinciler yenilgiye uğratılmışlardı. Ama sosyalizm karşıtı görüşlerinden vazgeçmeye niyetli olmadıkları açıktı. Taktik değiştirerek, sanayileşmeyi akamete uğratmaya çalışıyorlardı; sanayileşme için gerekli araçların araştırılması konusunda öyle öneriler öne sürüyorlardı ki, bunlar sonuç itibariyle işçi sınıfıyla köylülüğün ittifakını parçalamaya hizmet ediyorlardı. Onların önerileri, kapitalizmde sanayileşmenin birikim metotlarıyla kaynaklarını kullanmaya götürüyordu. Kapitalist birikim kaynaklarıyla sosyalist sanayi kurmak! Onlar, sanayi ürünlerinin fiyatını artırmayı, köylülüğe yüksek vergiler yüklemeyi öneriyorlardı. Öyle ki, Buharin-Rykov grubu kulaklara dokunulmamasını talep ediyor, onların sosyalist düzen için tehlike teşkil etmediklerini savunuyordu.

“Hem troçkist teslimiyetçiler, hem de sağcı restorasyoncular, ülkede zengin köylülüğün muhafaza edilmesini savunuyorlardı ve partiyi, ekonomik gelişmenin kapitalist metodlarından yararlanmaya yöneltmeye çalışıyorlardı. Sanayi ürünlerinin fiyatlarını yükseltme, kulak ekonomisini ve meta ekonomisini özel sektörü muhafaza etme ve köylülük üzerinde vergi baskısını artırma talebi, kapitalist birikim metodlarına geri dönmekten başka hiçbir anlam taşımıyordu.” (K. A. Petrossyan; a.g.k., s. 171-172)

Stalin önderliğinde bolşevik parti, hainlerin bu hain planlarını da alt ederek sanayileşmeyi sağlıyordu.

Bolşevikler, sanayi içi birikimin, sosyalist sanayileşmenin ana kaynağı olduğu tespitinden hareket ediyorlardı. SBKP(-B)’nin XV. Parti Konferansı sanayi içi birikimin rolünü şöyle formüle ediyordu: “Sanayinin genişletilmiş yeniden üretimi süreci herşeyden önce bizzat sanayi içinde yaratılan artıdeğerden (kaynaklanan) yatırımlar sayesinde teminat altına alınmalıdır.” (Aktaran, K.A. Petrosyan, a.g.k., s. 173)

Stalin önderliğinde bolşevik partinin bu anlayışına da devrim düşmanları saldırmakta gecikmediler: “Kapitalizmin troçkist-buharinci restorasyoncuları, yalancılıkla, sovyet sanayini sosyalist değil, devlet kapitalizmi sanayi olarak tanımlıyorlardı. Sovyetik devletsel kurumları inkar ediyorlar; bankaları, para sistemini, iç ve dış ticareti kapitalist tarzda örgütlenmiş işletmeler olarak karakterize ediyorlardı. Lenin ve Stalin’in partisinin önerdiği sanayinin seviyesini yükseltme, onun birikimini ülkenin sanayileşmesi için kullanma yolu yerine, troçkistler, Putilov işletmesi gibi bir dizi büyük işletmeyi ve başka işletmeleri de kapatmayı öneriyorlardı. Çünkü onlar, bu işletmeleri verimsiz olarak görüyorlardı.

Halkın düşmanları, troçkistler ve Buharin’in taraftarları, sanayide genişletilmiş sosyalist yeniden üretimin olanağını örgütlenmeyi ve gerçekleştirmeyi reddediyorlardı. Onlar, yeniden inşa döneminin rezervleri tükenince sanayisel gelişmenin temposunun gerileyeceği anlayışındaydılar. O dönem Devlet Plan Komisyonu’na çöreklenmiş olan troçkist teslimiyetçiler, bolşevik partiye, sanayide yatırımın yeniden düzenlenmesinin oportünist planını öneriyorlardı. Bu plana göre yatırımlar yıldan yıla gerilemeliydiler. Bu bozguncu menşevik öneriler, işçi sınıfı iktidarı ele geçirdikten sonra yabancı ülke yardımı olmaksızın sosyalist üretimi örgütleyemez diyen troçkist restorasyon “teorisi”ne iyice kök salmışlardı. Troçkistler, ülkenin sanayileştirilmesi davasını akamete uğratmayı ve Sovyetler Birliği’ni yabancı sermayenin boyunduruğuna teslim etmeyi amaç edinmişlerdi.” (A. K. Petrossyan; a.g.k., s. 173-174)

Stalin önderliğinde bolşevik parti, hainleri bu noktada da teşhir eder. Sadece teoride mi, sadece siyasi olarak mı? Hayır, SB’de sanayileşmenin ilerlemesi, Stalin önderliğinde bolşevik partinin bu alanda aldığı kararların ne denli yerinde ve doğru oldukları görülüyordu: SB’nin sanayileşmesi, devrim düşmanlarının pratik içinde teşhir olmalarını beraberinde getiriyordu.

Kaynakların planlı, rasyonel ve tutumlu kullanılmasıyla ilk yıllarda elde edilen sonuçları birkaç örnekle somutlaştıralım (Tablo 2): Bu veriler sanayide (ağır sanayi) birikimin yıllara göre nasıl arttığını gösteriyorlar. İkinci Beş Yıllık Plan döneminde; 1933’ten 1937’ye sanayiden bütçeye aktarılan gelirler 3349,7 milyon rubleden 9294,1 milyon rubleye çıkarak yüzde 177 oranında artıyor.

Tablo 2: Sanayinin bütçeye gelir katkısı (milyon ruble)

1933

1934

1935

1936

1937

1933-37 arası

3349,7

3090,4

3258,1

5268,6

9294,1

24260,9

Kaynak: K.N.Plotnikow; "Sosyalist Devletin Bütçesi", 1948, s.

Aynı dönemde sanayideki birikimin devletin toplam gelirlerindeki payı da artıyor (Tablo 3):

Tablo 3

1913

1928

1932

1935

Toplam gelir: 1926-27 fiyatlarıyla ve milyar ruble

21,0

25,0

45,5

66,5

Toplam gelir içinde sanayinin payı

5,4

8,7

20,6

34,8

Toplam gelir içinde sanayinin oransal payı

25,5

34,8

45,3

52,3

Bkz. SSCB, Sosyalizmin Ülkesi, 1936, s.10

Bu veriler, devlet bütçesinin gelir hanesinde sanayinin önemini çok açık olarak gösteriyor: Sovyet ülkesinde sanayideki birikimin devlet gelirlerindeki payı oldukça güçlü bir artış göstermiştir. 1928’deki yüzde 34,8’lik pay 7 sene sonra, 1935’te yüzde 52,3’e çıkıyor. Bu, sovyet sanayisinin, sosyalist devletin en önemli, belirleyici gelir kaynağını oluşturduğunu gösterir. Sanayi ile bütçe arasındaki girdi-çıktı -araç sirkülasyonu- nasıl gelişiyordu. Bu, belirleyici öneme haiz noktayı da somutlaştıralım (Tablo 4):

Tablo 4

1928-29

1933

1937

1940

Bütçenin sanayi finansmanı (milyon ruble)

1250,2

13728,6

15300,0

27762,0

SSCB bütçesine gelir katımı (milyon ruble)

641,3

4168,0

6500,0

21346,0

Sanayinin finansmanı için toplam miktar içinde gelir katımının payı

51,3

30,3

42,5

 

Bu tablo neyi ifade ediyor? 1, 2 ve 3. plan yıllarını kapsayan bu tablo, SB’nin sanayi üzerinden birikim sorununun çözümlendiğini, birikimin kendi imkanlarıyla giderek genişlediğini gösteriyor. Demek oluyor ki, tek ülkede sosyalizm kurulabiliyor; ülkenin sosyalist sanayileşmesi gerçekleştirilebiliyor.

Bu tablo, sanayileşmeye kapitalist yaklaşımla, sosyalist yaklaşım arasındaki sınıfsal farkı da gösteriyor, yukarıdaki anlatımımız göz önünde tutulursa.

Salt bu birkaç veri, sovyetik sanayileşme metodunun zaferini kanıtlamaktadır.

Sovyet ekonomisinin zaferini; Stalin önderliğinde partinin genel çizgisinin doğruluğunu bir tabloyla daha göstermekten kendimizi alamıyoruz. Bu sefer soruna, bütçede gelir kaynaklarının payı açısından yaklaşıyoruz (Tablo 5).

Tablo 5: 1928-1938 yıllarında SSCB bütçesinin gelirleri (Milyon ruble)

 

1928-1929

1933

1938

1929'dan 1933'e %

1933'ten1938'e %

Toplam gelirler

8116,1

44245,0

127571,0

545,1

288,3

Bu miktar içinde

a- Sosyalist ekonomiden aktarılan toplam gelirler

6098,6

35379,0

115981,0

580,0

327,8

 

Bunun toplam miktara oranı(%)

75.1

79.9

90.9

 

 

 

b- Halktan sağlanan miktar

1355,8

6480,0

10167,0

478,0

156,9

 

Bunun toplam miktara oranı (%)

16.7

14.6

8.0

 

 

Bu tablo, sovyet ekonomisinin kısa bir süreç içinde ne denli muazzam boyutlarda büyüdüğünü ve kendi kendini finanse eder duruma geldiğini gösteriyor. Öyle ki bütçe, 1938’e gelindiğinde halkın doğrudan hiç katkısı olmasa da kendi kendini finanse edecek duruma geliyor. Bu başarı, sovyetik sanayileşme metodunun başarısıdır. Sovyetik sanayileşme metodunun gerçekleştirilme koşulları da (araç bakımından) stalinist beş yıllık planlarda açıklanıyordu: Birinci Beş Yıllık Plan döneminde sanayinin finansman kaynağı sosyalist devletin bütçesiydi. Bu plan döneminde sanayideki yatırımlar için ayrılan miktar 24,8 milyar rubleydi. Bu dönemde sanayiye akıtılan toplam miktar da 26,4 milyar rubleydi. Bu miktar, bütçede bütün ekonomi giderleri için öngörülen miktarın hemen hemen yarısına (yüzde 49) tekabül ediyordu.

Aşağıdaki tablo Birinci Beş Yıllık Plan dönemindeki yatırım hareketini gösteriyor (Tablo 6).

Tablo 6

1928

 

1929

1930

1931

1932

1928'den 1932'ye (%)

Bütün sanayideki yatırımlar (belirtilen yıllar fiyatıyla mil. ruble)

1880,0

2615,0

4115,0

7407,0

10431,0

554.0

Bir yıl öncesine göre oran(%)

100.0

139.1

157.4

180.0

140.8

-

Toplumsal üretimin I. bölümü (mil. ruble)

1444,0

2127,0

3425,0

6513,0

9080,0

629.0

Bir yıl öncesine göre oran(%)

100.0

147.3

161.0

190.2

139.4

-

İkinci Beş Yıllık Plan döneminde ise yatırımların kapsamı 2,6 misli artarak 65,7 milyar rubleye çıkar ve yukarıdaki tabloların da gösterdiği gibi sanayinin kendi imkanlarıyla kendini finanse etmesi giderek önem kazanır.

Bu veriler, halkın, ulusal gelirin bir kuruşunun dahi çarçur edilmesine müsaade etmeyen, bunu yapanlardan hesap soran stalinist anlayışın birer başarısını yansıtıyorlar.

Son olarak sosyalist sanayileşme politikasının, sanayileşmenin sovyetik metodunun; tek ülkede sosyalist sanayileşmenin zaferini toplu verilerle somutlaştıralım:

Sovyet ülkesinde sanayileşme sadece, ekonominin tekniksel yeni yapılanması için temeli teşkil etmiyordu; sosyalist sanayileşme aynı zamanda toplumsal ilişkilerin sosyalist şekillenmesi sürecine de çıkış noktası oluyordu. Sovyet ülkesinde sosyalist sanayileşme yeni toplumun, yeni insanın, sosyalist mülkiyetin vs. ekonomik temelinin kurulması demekti. Kapitalizmde sanayileşme tekellerin, bir avuç azınlığın hakimiyeti; özel mülkiyetin hakimiyeti iken, sosyalizmde sanayileşme, özel mülkiyetin ortadan kaldırılması; kapitalist ilişkilerin tasfiye edilmesi, sosyalist mülkiyetin/üretimin hakim kılınması anlamına gelir.

Bu, SB’de gerçekleştirilebilmiş miydi? SB’de sosyalizmin zaferinin belirleyici sonucu olarak sosyalist üretim biçimi hakim kılınabilmiş miydi? Evet, bu gerçekleştirilmişti. Aşağıdaki veriler bu alandaki gelişmeyi yansıtıyorlar (Tablo 7).

Sovyet ekonomisinde sosyalizmin hakimiyeti % olarak

Sosyalist ekonominin payı %

1924

1928

1937

1956

Üretim yatırım fonu (iş hayvanları hariç)

59.8

65.7

99.6

99.99

Ulusal gelir

35.0

44.0

99.1

99.99

Sanayi brüt üretimi

76.3

82.4

99.8

100.0

Tarımda brüt üretim (Kolhoz üyelerinin kişisel yan gelirleri de dahil)

1.5

3.3

98.5 99.89

 

Ticaret işletmelerinin perakende cirosu (kahvehaneler ve lokantalar dahil)

47.3

76.4

100.0

100.0

Kaynak: 40 Jahre Sowjetmacht inZahlen, s. 48. (Tablo 7)

Demek oluyor ki, daha 1937’de SB’de dünya tarihinde ilk defa üretim araçlarının toplumsal mülkiyette olduğu bir toplum düzeni; sosyalizm gerçekleştiriliyor. Bu veriler, daha 1937’de sosyalist üretimin, sosyalist mülkiyetin ekonominin bütün dallarında hakim olduğunu gösteriyorlar. Böylelikle SB’de “kim kimi” alt edecek; sosyalizm kapitalizmi mi alt edecek yoksa kapitalizm sosyalizmi mi alt edecek sorusu cevaplandırılmış oluyordu.

Sovyet sanayi, sanayinin yapısı bakımından dünyanın en modern sanayi konumuna gelmişti. Sovyet ekonomisinde üretimin yapısı temelden değişmişti. Örneğin ekonomide bütün brüt üretimde sanayinin payı 1929’da yüzde 54,5’ten 1940’ta yüzde 80,6’ya çıkmıştı. Bu korkunç bir gelişmedir, sosyalist sanayide devrimdir. Bu, genişletilmiş sosyalist yeniden üretimin kısa bir zamanda ulaştığı yüksek seviyedir. Ağır sanayinin toplam sanayideki payı bakımından SB, dünyada birinci konumdaydı. Aynı dönemde, örneğin 1929’da ABD toplam sanayi üretiminde ağır sanayinin payı yüzde 54,5; Almanya’da yüzde 55,9; Fransa’da yüzde 41 (1926) ve İngiltere’de de yüzde 54 (1924) oranındaydı.

Sovyet sanayi üretiminde makina imalinin payı 1929’da yüzde 11,2’den ‘40’ta yüzde 31 oranına çıkarken, aynı oran ABD’de 1929’da yüzde 19,3’ten ‘35’te yüzde 17,6’ya düşüyordu. Almanya’da bu pay 1935’te yüzde 14,6; Japonya’da yüzde 10,6; İngiltere’de 16,2; Fransa’da yüzde 7,4 ve İtalya’da da yüzde 7,1 oranlarındaydı. (Bkz. Büyük Sovyet Ansiklopedisi, SB Bölümü, C. I, s. 859, 1952, Almanca).

Sovyet sanayi oldukça moderndi. Örneğin 1935’te ABD’de metal işleyen sanayi teçhizatı 10 seneden daha yaşlıydı. SB’de ise metal kesen bütün torna tezgahlarının yüzde 60’ı 6 seneden daha gençti.

Makalenin çerçevesini aşacağı için tek tek sanayi sektörlerinin gelişmesine, sanayileşmenin sonucu yeni doğan sektörlere ayrı ayrı değinemeyeceğiz.

İkinci Beş Yıllık Plan’ın sonuçlarını özetleyen XVIII. Parti Kongresi’nde şu tespit yapılıyordu:

“SSCB, ekonomisini ve savunmanın bütün ihtiyaçlarını bütün gerekli teknik donatımla sağlayan ekonomik açıdan bağımsız bir ülkeye dönüşmüştür.”

Sosyalist sanayileşme, emekçilerin maddi ve kültürel yaşam seviyesini giderek yükseltmiş, bütün ihtiyaçlar karşılanır olmuştur. Sosyalizmin gerçek inşası bakımında belirleyici olan bu noktayı, bu yazı dizisinin başka bir makalesinde ele alacağımız için burada bu notu düşmekle yetiniyoruz.

Toplam sanayi üretimi açısından (%), 1917=100

Yıllar

SSCB (toplam sanayi)

SSCB (büyük sanayi)

ABD

İngiltere

Fransa

1917

100

100

100

100

100

1928

185

244

128

109

227

1940

1193

1875

162

142(1)

199(1)

1945

1094

1736

259

136(2)

152(2)

1956

4226

6956

346

212

319

Sayıların dili:

Ulusal gelirin toplam kapsamı açısından (yüzde olarak)

Yıllar

SSCB

ABD

İngiltere

Fransa

1913

100

100

100

100

1929

138

146

112

138

1932

217

91

112

121

1937

459

144

128

117

1940

611

161

145

102

1950

1003

259

165

136

1953

1367

295

171

145

1955

1716

310

181

168

1956

1908

324

188

176

Kaynak: 40 Jahre Sowjetmacht in Zahlen, s. 56 (Tablo 8)

Söylenecek, yorumlanacak fazla bir şeyin olduğunu sanmıyoruz. Hem toplam ulusal gelirin kapsamının, hem de kişi başına ulusal gelirin artış hızı bakımından Sb, kapitalist dünyanın önde gelen ülkelerini karşılaştıralamayacak kadar gerilerde bırakmıştır (Tablo 9).

Kişi başına ulusal gelir açısından (yüzde olarak)

Yıllar

SSCB

ABD

İngiltere

Fransa

1913

100

100

100

100

1929

124

116

111

139

1937

386

109

123

117

1940

444

119

137

106

1950

770

166

149

134

1953

997

179

153

139

1955

1210

183

162

159

1956

1322

187

167

165

Kaynak: a.g.y. (Tablo 9)

Asırlık tecrübe ve gelişmeye sahip kapitalizm ile 39 senelik bir sürece sahip sosyalizmin gelişmesini bu tabloda da görüyoruz. Toplam sanayi ABD’de 3,4; İngiltere’de 2,1 ve Fransa’da 3,2 misli gelişirken, bu gelişme SSCB’de toplam sanayi açısından 42,2 ve büyük sanayi açısından da 69,5 misli olmuştur.

Teknolojinin modernliği ki bunu yukarıda belirttik, mesleki eğitime verilen önem sonucu işçilerin yüksek kalifiyeli olmaları, rasyonel planlama sonucunda işin verimliliği SB’de, önde gelen kapitalist ülkelerle karşılaştırılamayacak bir hızla artmıştır. Bu artış 1913’ten 1956’ya ABD’de 2,2; Fransa’da 1,8; İngiltere’de 1,4 misli olurken SSCB’de 9 misli olmuştur. İş verimliliğinin artış hızı bakımından SB dünyada ilk sırada yer alıyordu. Sovyet ülkesinde, tablonun da gösterdiği gibi iş verimliliğinin en hızlı artışı İkinci Beş Yıllık Plan döneminde gerçekleştirilmiştir. Bu dönemde Sovyet sanayiin yapısı adeta tamamen yenilenmiş ve stahanow hareketi büyük bir coşkuyla yaygınlaşmıştı. Örneğin 1937’de 1932’ye nazaran iş verimliliği toplam sanayide yüzde 82 oranında artmıştı. Ama ağır sanayinin çeşitli sektörlerinde iş verimliliğinin artışı oldukça büyük boyutlara varıyordu: Örneğin 1932’den 1937’ye iş verimliliği makina imalinde yüzde 212,2; demirdöküm sanayinde yüzde 226,3 ve kömür sanayinde de yüzde 65,4 oranlarında artmıştı (Tablo 10). (Bkz. “SSCB’de Ekonominin Gelişmesi İçin İkinci Beş Yıllık Plan’ın Yerine Getirilmesinin Sonuçları, 1939, s. 73; Aktaran: A.K.Petrossyan; a.g.k., s. 104)

Sovyet sanayisinin konumu

Sektörler

1913

1956

 

 

Dünyada

Avrupa'da

Dünyada

Avrupa'da

Toplam sanayi

5

4

2

1

Makina imali

4

3

2

1

Traktör üretimi (beygir gücü makineler bazında hesaplama)

Çarlık Rusya'sında bu üretim yoktu

 

2

1

Kamyon (otobüs dahil)

Çarlık Rusya'sında bu üretim yoktu

 

2

1

Elektrik enerjisi

8

6

2

1

Kömür

6

5

2

1

 

Bolşevik sanayileşme politikası sonucu, sovyet sanayinin Avrupa’daki ve dünyadaki konumu Tablo 11’de görüldüğü gibi değişmişti.

Sanayide iş verimliliğinin artışı açısından, 1913=100

Yıllar

SSCB

ABD

İngiltere

Fransa

1913

100

100

100

100

1928

120

126

94

105

1937

318

135

113

129

1940

422

150

105(*)

114(*)

1950

580

185

124

127

1956

900

224

138

184

Kaynak: a.g.k., s. 62,

x) 1938 (Tablo 11)

Böylelikle bütün dünya sosyalizmin inşa edilip edilemeyeceğini, sosyalizmin bir ütopya olup olmadığını gördü. Bu arada devrim ve sosyalizm düşmanları da tek ülkede sosyalizmin zafer kazanıp kazanamayacağını, başka ülkelerde devrim olmamasına rağmen sosyalist üretim biçiminin kurulup kurulamayacağını görmüş oldular. Sovyetik sanayileşme metoduyla 1913’lerde dünyada ve Avrupa’da 4.,5. sıralarda olan bir ülke 40 sene sonra 1.,2. sıralara geldi. Şayet bu, sosyalist sanayileşmenin; tek ülkede sosyalizmin inşasının başarısı değilse, SB’de sosyalizmin başarısızlığı veya başarısı başka nasıl açıklanabilir?

Sovyet sanayiin beş yıllık planlar bazında gelişmesi

 

Brüt sanayi üretiminin büyümesi yıllık ortalama ve % olarak

1.Beş Yıllık Plan

1929-1932

2.Beş Yıllık Plan

1933-1937

3.Beş Yıllık Plan

(planın savaş öncesi ilk 3 yılı)

1938-1940

4.Beş Yıllık Plan

1946-1950

5.Beş Yıllık Plan

1951-1955

Toplam sanayiin brüt üretimi

19.2

17.1

13.2

13.6

13.2

Bu üretim içinde; üretim araçları (Toplam toplumsal üretimin I. Bölümü)

28.5

19.0

15.3

12.8

13.8

Tüketim araçları (Toplam toplumsal üretimin II. bölümü)

11.7

14.8

10.1

15.7

12.0

Makine imalinde ve metal işlemede brüt üretim

41.3

23.1

20.6

10.7

17.1

Elektrik enerjisi yıllık ortalama mutlak büyüme (milyar Kw)

2.1

4.5

4.0

9.6

15.8

Yıllık ort. Büyüme (%)

28.2

21.7

10.1

16.1

13.3

Her büyüme oranındaki üretim (milyar kw)

50

135

362

433

912

Kömür:

 

 

 

 

 

Yıllık ortalama mutlak artış (milyar ton)

7.2

12.7

12.7

22.4

26.0

Yıllık ort. Büyüme (%)

16.0

14.7

9.1

11.8

8.4

Her büyüme oranındaki kömür çıkarımı (1000 ton)

355

644

1280

1493

2611

Petrol:

 

 

 

 

 

Yıllık ortalama mutlak artış (Mil. ton)

2.4

1.4

0.9

3.7

6.6

Yıllık ort. Artış (%)

16.5

5.9

3.0

14.3

13.3

Her büyüme oranındaki üretim (1000 ton)

116

214

285

194

379

Ham demir

 

 

 

 

 

Yıllık ortalama mutlak artış (mil. ton)

0.7

1.7

0.1

2.1

2.8

Yıllık ort. Artış (%)

17.1

18.6

1.0

16.9

11.7

Her büyüme oranındaki üretim (1000 ton)

33

62

145

88

192

Çelik

 

 

 

 

 

Yıllık ortalama mutlak artış (mil. ton)

0.4

2.4

0.2

3.0

3.6

Yıllık ort. Artış (%)

8.7

24.5

1.1

17.4

10.6

Her büyüme oranındaki üretim (1000 ton)

43

59

177

123

273

Kimya sanayiindeki brüt üretim: % olarak yıllık ortalama büyüme

33.3

27.1

17.2

13.3

17.9

Kaynak: a.g.k., s. 78-79. (Tablo 12)

SB’de sosyalizmin inşa tecrübesi komünistler açısından oldukça önemlidir. Hem dersler çıkartmak açısından hem de inşa edilen sosyalizmin propagandasını yapmak bakımından. Devrime gönül bağlamış, ona inanan işçilerin ve emekçilerin böyle bir propagandaya ihtiyaçları vardır. Uğruna can verdikleri davanın başka yerlerde nasıl gerçekleştirilmiş olduğunu bilmelidirler. Bu onlara güç verecektir, bu işin olacağına inançlarını artıracaktır, burjuva, revizyonist ve hain propagandaları etkisizleştirecektir. Sovyetik sanayileşme metodunun sonuçları bizim açımızdan çok önemli/öğretici olduğu için, SB’de toplam sanayinin ve ağır sanayinin beş yıllık planlara göre gelişmesini toplu bir şekilde buraya aktarmayı faydalı buluyoruz (Tablo 12).

Sanırız yoruma gerek yoktur!

Dipnot:

Geçen sayıda yer alan “Ekim Devrimi’nden XIX. Parti Kongresi’ne SB’de Sosyalizmin İnşaa Sorunları” başlıklı yazı, Sovyetler Birliği’ndeki iç mücadele kapsamında tek ülkede sosyalizmin zaferi sorununu tartışıyordu.

1917’de “geri” Rusya’da sosyalist devrim gerçekleşmiş, “ileri” Avrupa’da ise devrim başkaldırıları -örneğin Almanya, Macaristan- yenilmişlerdi. İlk başta “ileri” Avrupa’nın yardımına büyük önem veren Bolşevik Parti ve Sovyet iktidarı, beklenen yardım gelmeyince, Sovyetler Birliği’nde sosyalizmin kurulamayacağını iddia eden muhalifler ortaya çıktı. O koşullarda, Rusya’da sosyalizmin kurulabileceğine inanmamak, kurulmasından vazgeçilmesini önermek, Rus proletaryasının ele geçirdiği iktidarı, burjuvaziye geri vermesini istemekle eş anlamlıydı. Bunlarla, Lenin sağken yürütülen mücadele, Stalin önderliğinde daha şiddetlenerek sürdü.

Bu çetin savaş; yeni koşullardaki sınıf savaşımının biçimi; proletaryaya ve sosyalizme karşı çıkan kapitalizm yandaşlarıyla, kapitalist yolla sosyalist yol arasında; iktisadi, siyasi, ideolojik, kültürel bütün alanlarda ölümüne süren bir savaştı. Bu kaçınılmaz olarak, tek ülkede sosyalizmin inşasının başarısından öte, çubuğun tek ülkede komünizmin başarısına doğru bükülmesini getirdi. O günün koşullarında, tek ülkede sosyalizmin kesin zaferinden ya da komünizmin zaferinden sözedilmesine, bundan daha fazla anlam yüklemek, hele de teorik bir tez düzeyine yükseltmek kesin olarak yanlış olacaktır.

Zira, komünizm; tek bir ülkede ulaşılabilecek bir hedef değildir, olamaz da. Devletin sönümlendiği, sınıf farklılıklarının ortadan kalktığı, iş bölümüne bağlılığın ve çalışmanın zorunluluktan çıkıp, çalışmanın yaşamın birincil gereksinimi haline geldiği; toplumsal zenginlik kaynaklarının gürül gürül aktığı, bayrağında “herkesten yeteneğine göre, herkese ihtiyacına göre” belgisi yazılı özgürlük alemi olan komünizm, bir dünya sistemidir. Komünizm, dünya çapında kapitalist kuşatma yarılıp, yerini sosyalist kuşatma aldığında bir gerçek haline gelebilir. Proleter Doğrultu’nun komünizm anlayışı budur.

Yazıda yer alan “Eğer tek ülkede sosyalizmin zaferine inanmıyorsak, ileride göstereceğimiz gibi, tek ülkede komünizm sorunlarını da sineye çekmek zorundayız” ve “.tek ülkede komünizm olasılığı da tek ülkede sosyalizmin zaferi anlayışının doğrudan bir sonucudur.” (sf. 66) pasajları ile 69 ve 70. sayfalarda aynı fikirler üzerinde yapılan tartışmalar yer alıyordu. Alıntıladığımız ve atıfta bulunduğumuz sayfalarda ifade edilen, “tek ülkede komünizm olasılığı” görüşüne Proleter Doğrultu katılmamaktadır. Söz konusu görüş, yazının yazarını bağlamaktadır ve redaksiyon eksikliği nedeniyle bu yanlışı düzeltiyor, okurlarımızdan özür diliyoruz.

Marksist Teori

Yaygın Süreli Yayın
Varyos Yay. San ve Tic. Ltd. Şti. İmtiyaz Sahibi: Şengül Güneş Bali
Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Şengül Güneş Bali

Bize Ulaşın

Çakırağa Mah. Çakırağa Cami Sokak Birlik Apt.
No: 8/10 Aksaray/İstanbul (0212) 529 15 94
E-posta: info@marksistteori.org Twitter: @mt_dergi