Mücadele Bugünden Yarına Uzanan Bir Yoldur

Eski yaşam ile yeni yaşam arasındaki mücadele sınıflar savaşının ilk dönemlerinden günümüz emperyalist kapitalist sistem boyunca sürmüştür. Bu çatışmada eski yıkıldığı oranda yeni kendini var edebilir zira eskiye dair bulguların kendini yaşatması yeni yaşamı inşa ederken bireyi zorlar, yenileneni çürütebilir. Devrimci yaşamla yeni insan yaratma yolunda ilerleyen birey eski yaşamıyla bir çatışma halinde olur. Kendisini her gün yeniden üreten kapitalizmin karşısına devrimci yaşamı inşa etmek düşünsel kabulün de ötesinde günlük yaşamın ayrıntısında ne ürettiğine bakmak gerekir. Bir devrimci kapitalizme karşı örgütsel bir mücadele içerisindeyken bile geldiği toplumun öğretilmişliği içerisindedir ve devrimci yaşamı bilinçli bir tercihse, kapitalist yaşamla sürekli bir mücadele içerisinde olmalıdır, bu mücadele bilinçli bir savaşa dönüşmelidir.

Devrimci birey kapitalist yaşamdan gününü devrimci olarak ürettiği oranda ondan arınır. Örgütlü yaşamı gereği inandığı gibi yaşamak devrimcinin olmazsa olmazı olmalıdır. Devrimci nitelik yaşamla sınanmak zorundadır. Sınanan devrimcilik alternatifidir kapitalizmin, ret edişinin en net halidir karşısında durduğu sistemin. Devrimcinin günlük yaşamı sınanıyor, devrime olan inancı; işçi sınıfı, emekçiler, ezilen halklar için verdiği savaşımı yaşamının ne kadarında içselleştirdiği sınanıyor. Sistem kendisini nasıl her gün var edecek alanlar yaratıyorsa devrimcilik de onun yaşamsal karşılığını oluşturmalıdır. Devrimci gibi yaşamak istiyorsan bir devrimci gibi düşünmeli, devrimci gibi düşünmek istiyorsan bir devrimci gibi yaşamalısın. En basit haliyle kullandığımız kelimelerin anlamında bile devrimciliğimizi görebilmeliyiz. Kapitalizm düşüncede, dilde, kültürde bir saldırı halindedir, bu savaşın en çıplak karşı duruşu Marksist Leninist ideolojiye sarılmaktır, örgütlülüğünü sağlamlaştırmaktır. Biz devrimciler günlük yaşamda bağlı bulunduğumuz örgütsel gücü bir silaha dönüştürdüğümüz oranda kolektif etkin bireyi yaratırız. Bunun günlük karşılığı her anımızdır. Bizim işimiz her gün yenilenerek yeniyi yaratmaktır. Bugünümüz dünümüzden bir adım önde olmalıdır. İdealarımıza, kararlılığımıza her gün yeni bir şey eklenmelidir. Bulunduğumuz bir parti üssünün bizler tarafından nasıl değerlendirildiği önemlidir. Bir parti kadrosunun kendini ve örgütlü bulunduğu yapının nasıl yaşaması gerektiğine dair cevaplar verir. Bir devrimci ondan beklenenleri mekanik olarak algılarsa ilk başta sorumluluğuna dair yanlış yaklaşımlar var demektir. Sabah kalkışlara devrimci bir disiplin olarak bakmaktır, örgütsel ve politik görevlerini bir plan çerçevesinde gün içerisinde en verimli halde değerlendirmektir o evi devrimci bir üs kılan. Devrimin amacına uygun örgütlenmiş bir parti üssü devrimciliği üretir. Yoldaşlık ilişkilerindeki samimiyet ve devrimci yoldaşlığın her gün ve her an devrimciliğin üretimindeki önemini kavramak, kullanılan dil, karşılıklı gösterilen sevgi ve saygı, değer veren ve değer yaratan bir yoldaşlık kurmanın ayrı bir güç ve kuvvet yarattığını unutmamaktır devrimci kalmak ve devrimi büyütmek. Bunlar belki akla ilk gelenler ama hiçbirinin önemini atlamadan her anı devrimciliğimize sorular sorarak en güzelini yaratma istemi bize yön vermelidir ki bunlar bir parti üssü için geçerli değildir sadece, bizim bulunduğumuz her yer yaptığımız her konuşma yüreğimizde hissettiğimiz her duygu bir partili gibi olmalıdır.

Çevremize bakalım, bir zamanlar barikatlarda beraber çatıştığımız, işçi grevlerinde beraber halaya durduğumuz arkadaşlarımız vardır. Onlara soralım devrimcilikten vazgeçtikleri anları nasıl anlatacaklarını. Cevapların çoğunda umutsuzluğun izlerini bulursunuz kurdukları cümlelerde göreceğiniz gibi devrimciliğini üretmeyi bıraktığı anda umutsuzluk başlar çünkü üretmek mutlu kılar bir devrimciyi kendini her gün yenilenirken görmek her şeyin değişe bileceğine dair umudunu da büyütür. Kendisi değişiyorsa değiştirebilecek gücü görür kendisinde. Bakın ve cevap bulun yaşamdan, sorular sorun önce onlara sonra kendinize. Onlar inanıyorlar devrime belki ama devrimi kendilerinin yapabileceğine inanmıyorlar. Kendilerine inanmıyorlar, sana, bana, örgütlü mücadeleye inanmıyorlar çünkü yaşamları düşündüklerinden çok ayrı. Söz ile pratiğin yaşamsal karşılığıdır devrimcilik. Biz hiç kimseye bir şeyleri kanıtlamak zorunda değiliz evet ama biz devrime inanıyoruz ve bir devrimci gibi yaşamak istiyorsak önce inanmalıyız değiştirebileceğimize. Yeni kararlar aldı, yenilenerek büyüyen parti yenilenerek büyüyen kadrolar yaratma zamanıdır bugün.

İşçi sınıfına dönük hak gaspları, emekçilerin haklarına dönük her saldırının, ezilen haklara kirli savaş yürüten emperyalist kapitalist sömürgeci faşist güçlere karşı savaşım her çalışma anında günlük olarak karşılığını bulmalıdır kendi araç ve yöntemleriyle. Her gün katledilen kadınlar, parasız ve bilimsel eğitim isteyen öğrencilere polis işkencesi, işçi sınıfı ve emekçilere kendi krizlerinin bedelini ödetmek için çıkarılan yeni ekonomik ve yasal paketler, Kürt halkına dönük her gün artarak süren askeri ve siyasal saldırılar vb. daha sayabileceğimiz saldırıların karşılığı vardır, olmalıdır. Bulunduğumuz her alanda bu saldırıları sadece göğüslemekle kalmayıp bu saldırıları püskürtecek iddiada ve kararlılıkta olmalıyız. Neyle mi? Önce kendimize, elimizle dokunduğumuz gözümüzle gördüğümüz her şeyi devrimin amacına göre nasıl değerlendirilir diye bakabilmekle. Evimize dönerken cebimize koyduğumuz bir gazetenin yerine iki, üç gazete almakla. Yaşamı var ettiğin her yere bir partiliyi sığdırmak, bir çocuk aç kalırken aç kalmaman için bu mücadele deyip gözlerinden öpmek, Kürt halkı ve devrimciler katledilirken dağlarda ve sokaklarda silah ve devrimci zorla kuşanmakla. O kadar çok şey söylenebilir ki ama dikkat edin bunların hepsi bugün yaşanıyor ve yarın söyleyecek sözü olanların bugün konuşması, koşması, okuması, bilmesi, anlaması, silahlanması, örgütlenmesi gerekiyor. Yarın çok geç.

Devrimi örgütlemek için yola başlarken heyecanımız ne kadar da büyük, umut olmak milyonlara ne de güzel. Ellerinde en üstün teknolojik silah kullananlara kafa tutmak ne bahtiyarlık. Ama barikat başlarında gösterdiğimiz militan duruş devrimciliğimizin her günü için aynı olmalıdır. Devrimci militanlığımız kapitalizmin her türlü görünümüne karşı aynı şiddette olmalıdır.

Adanmış devrimci 24 saatini devrimci yaşayandır. Kararlılığını, inancını, öfkesini, intikam duygusunu örgütsel güce dönüştürdüğü oranda anlamlıdır ve bu anlam onu hedefine kilitler. Bulunduğu her alan onun devrimi üretme merkezlerine dönüşmelidir.

Devrimci, günlük yaşamını nasıl üretir? Planlı mıdır? Bu planlama içinde örgütsel görevler yoldaşlık ilişkisi politikayı nereye koyar? Nasıl üretir? İdeolojisi günlük yaşamına yön veren temel doğruları olmalıdır. Bir devrimci enerjisini ve yeteneklerini partili gelişimini yönetmedeki ince çizgiyi yakalamalıdır. Profesyonel devrimciler için günlük yaşam bir amaç açıklığına bağlı olarak somut ve planlı olmalıdır. Devrimcinin en somut amacı devrimi örgütlemektir, bu genel kabulü güçlendirecek planlarımız olmalıdır. Kendi gelişimimizi yönetmeyi başarmanın en güncel cevabı bugün atacağımız adımlardır; karar alma, planlama ve ertelemeden hayata geçirmektir. Yeni dönemin ruhunu kazanmanın pratikçisi olmanın cevabını tam da bugün verme zamanıdır. Partinin 4.kongre sonrası aldığı kararları partinin kadroları ilk elden dönemin kadrosu olma hedefiyle bilince ve eyleme dönüştürmelidir. Durumumuza eleştirel gözle bakma atılacak ilk adımdır. Eleştiri yenilenmenin günlük pratik karşılığını oluşturmalıdır. Günlük gelişimimizi yönetmede örgüt disiplini, somut görev ve planlama, devrimci öz disiplin, yoldaşlık, sorumluluk bilinci ile yeni dönemin yenilenen kadrosu olmak için daha fazla devrimciliğimize emek vermek bugünün ihtiyacıdır. Devrimciliğimize verdiğimiz emek partili kimliğimize işçi sınıfı ve emekçilere ezilen tüm halklara verdiğimiz sözle buluşmalıdır.

Bir devrimci gün içerisinde ne yapar. Kampanya süreçlerinde kitlelere bilinç taşıma onun amacıdır, önüne hedefler koyarak gününü örgütler. Kitleleri aydınlatma faaliyetinin araçlarını belirler. Araçların içeriklerini hedef kitlesine göre oluşturur, devrimcinin kitleye giderken kullandığı her araç onun örgütleme aracıdır. Bu araçları kullanırken gün gün planlar. Somut hedeflerle ilerler. Devrimci kadro bu çalışmayla sadece bir aydınlatma faaliyeti yürütmemiştir aynı zamanda kendini planlama deneyimi kazanmıştır ve bu deneyim devrimci yaşamına, devrimci niteliğine, örgütlü olduğu güce kazandırdığı bir deneyimdir. Devrimci tüm yaşamına, düşüncesine, duygusuna, pratiğine bu anlamda bakar ve yaşamına bu bakış açısıyla yön verirse her gün yenilenir, her yenilenme ile yeni bir nitelik açığa çıkarır.

Burada söz konusu olan profesyonel bir devrimci yaşamıdır, duygu dünyası, düşüncesi vb. her anıyla devrimciliğini en üst boyutta yaşar ve sürdürür. Yaşam kaynağı devrimdir, duygu dünyasına yön veren devrimci bakış açısıdır, yaşamını bir devrimci gibi yaşamak onun için belirleyici ve net olması gereken bir durumdur. Kopuşmak daha hızlı, sarılmaksa daha sıkı olmalıdır.

Bir şeyi başarmak için sevmelisin, sevmek için inanmalısın. İlk olarak kendimize inanacağız, her anımızı bir devrimci gibi düşüneceğiz. Kapitalist tükenmişliğin karşısında öyle güçlü bir devrimci bilinç geliştirmeliyiz ki onun bugünden kaybedeceğine dair inancımız daha güçlü cevaplansın.

Hızlı ve kararlı yürüme istenendir her devrimci için, bu azımsanmayacak bir doğrudur. Ne zaman ki bu doğrultu kapsamında verdiğimiz ve kazandığımız yön yara alır, bilmeliyiz ki o zaman devrim için kurdumuz yaşam yara almıştır. Düşünelim beraber ve cevap verelim, bugün ertelediğimiz yarının inşasından çaldığımız zaman değildir de nedir. Bugün cevapsız ve çözümsüz kalmış her sorun yarın biriktirilmiş bir kaçış değil midir? Peki, bugün cevapsız sorularımıza kim cevap verecek? Yarın mı, daha sonraki gün daha mı uygun ya sonraki, ertesi? Zaman bu kadar lütufkâr mı bize. Bugün umudunu bize bağlamış milyonlarca insandan bahsediyoruz, sokaklarda kurşunlanan gençleri, en yakını dediği kişilerce katledilen kadınlar, en azgın saldırılarla imhanın eşiğindeki milyonlarca Kürt, onlar bu beklemeyi hak ediyorlar mı? Devrimci kadro yaşamın sorumluluğunu yüklenmiştir, her ertelenen gün çalınmış bir yarındır.

Paylaştığımız bir kolektif üssün amacına uygun kullanılıp kullanılmadığı, günlük olarak kendimizi nasıl örgütlediğimize bakarak anlaşılabilir. Üssün güvenliği, maliyesi, kurulan yoldaşlık ilişkisi her açıdan değerlendirilmelidir. Üssün güvenliği, partinin örgütsel devamlılığı söz konusudur. Yaşamımızda göstereceğimiz en ufak bir disiplinsizliğin yaratacağı sonuçların önüne geçebilmek öz disiplinin yanında parti disiplinini içselleştirmek demektir. Parti üsleri bir parti okuluna, kişisel ve örgütsel gelişimin merkezlerine dönüştürülmelidir. Günlük yaşam disiplini sabah kalkışlardan, görevlerin zamanında yerine getirilmesine kadar günümüzü doğru planlamaya bağlıdır. Parti üslerinde bir proleter gibi yaşamak geliştirilmesi gereken bir parti kültürüdür. Kısacası parti üssünde devrimci kalmak kendini yönetmeye bağlıdır. Üslerden çıkış, üslere geri dönüş, üslerin amacına uygun planlanması devrimi örgütlemenin, devrime güvenli yürüyüşün önemli bir ayağıdır. Hiç biri gözden kaçırılmayacak geçiştirilmeyecek kadar önemlidir.

Özetle örgütsel ve kişisel gelişim stratejisi, partinin tüm örgütleri ve kadrolarınca tartışmalıdır. Güçlü politik - askeri bir parti güçlü kadroların yaratılması olmadan düşünülemez.

Mücadelede bugünden yarına uzanan bir yoldur, yoldaşım olur musunuz bu yolculukta.

 

 

Marksist Teori

Yaygın Süreli Yayın
Varyos Yay. San ve Tic. Ltd. Şti. İmtiyaz Sahibi: Şengül Güneş Bali
Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Şengül Güneş Bali

Bize Ulaşın

Çakırağa Mah. Çakırağa Cami Sokak Birlik Apt.
No: 8/10 Aksaray/İstanbul (0212) 529 15 94
E-posta: info@marksistteori.org Twitter: @mt_dergi