İspanya’da Sınıf Mücadelesi

Röportaj: Deniz Serkan

Reconstruccion Comunista (İspanya) İle Röportaj (2. Bölüm)

Mart ayında İspanya’da büyük kitle protestoları yapıldı. Okurlarımızı bu konuda bilgilendirir misiniz? Hangi partiler, örgütler ya da kitle örgütleri bu eylem ve protestoları örgütledi?

Protestolar esasen Madrid merkezliydi. İki çağrı vardı. Bir yandan SAT, CCOO ve UGT gibi reformist sendikaların, Birleşik Sol’un çağrısını yaptığı onur yürüyüşleri, diğer yandan daha militan sendikaların ve toplumsal örgütlenmelerin çağrısını yaptığı işçi yürüyüşleri. Bizim gençlerimiz de bu blokta yer aldı. Bu protestolardan sonra burjuva medyada bizleri kriminalize eden epey sert saldırılarla karşı karşıya kaldık.

Krizden sonra işçilerin ve gençliğin kitle eylemleri yüksek düzeyde gelişiyor. Gençliğin durumunda krizden önceye göre neler değişti?

Kesintiler, işsizlik, eğitim için desteklerin gaspedilmesi ve hükümetin gençliğe karşı çok daha saldırganlaşan eylemleri bu yükselişi ortaya çıkardı ve hakları için bilinç ve savaşım geliştirdiler. Uzun yıllar boyunca gençliğin toplumsal mücadelelere asla böyle güçlü ve doğrudan katılımı olmamıştı.

Bu mücadeleyi durdurmak için hükümet boş yere gençlik eylemlerini kısıtlamaya çalışarak baskıyı yükseltiyor. Kriz isyan halindeki gençliğin geniş kesimini etkiliyor. Ancak işçi sınıfının kurtuluş mücadelesi gençliğin yüz yüze olduğu sorunlara kalıcı çözümler getirebilir. Sadece bu düzenin yıkılması ve sosyalizmin kurulması, bu sorunların kökten çözümünün koşullarını oluşturabilir.

Kitleler, işçi sınıfı ve toplumun çeşitli emekçi kesimleri krizin başlamasından beri keskinleşen bu mücadelelere hangi taleplerle katıldı? Hangi duygular ve acılar insanları mücadeleye katılmaya itiyor?

Krizle birlikte başlayan protestolara katılan kitlelerin ana talepleri şunlardı: Yolsuzlukla mücadele, kamu sağlığının ve eğitiminin savunulması (çünkü bunlar özelleştirilmeye başlandı), rejimin demokratikleştirilmesi, emek hakları için mücadele ve çalışma hakkı.

Değişim ihtiyacı hiç olmadığı kadar belirgin, ta ki benzer durumda olduğumuz zamanlardan bu yana, ama daha elverişli nesnel koşullar var. Şimdi öznel koşulları zorlamak için güç oluşturma zamanı.

Mesela sendikalarda örgütlü kitlelerin ya da işçi sınıfının örgütsüz kesimlerinin yüzde kaçı bu mücadeleye katılıyor? Eğer varsa, bunların yüzde kaçı kamu emekçileri ya da devlet fabrikalarında çalışan işçiler?

İspanya’da sendika üyelik oranı yaklaşık %15.9, ki bu çok küçk bir rakam. Belli başlı sendikalar işçileri temsil etmiyor, devlet iktidarına hizmet ediyor. O yüzden işçiler sendikalara katılmıyor, giderek katılım oranı düşüyor.

Sınıfsal ve militan sendikacılığın yeniden inşası gerekiyor, sendikal mücadele özünde reformist bir mücadeledir ama güç toplamaya ve komünistleri eğitmeye hizmet eder. Devrimci örgütün güç toplamasını ve bunu sosyalizm mücadelesine seferber etmesini mümkün kılacak sınıf sendikacılığını geri kazanmaya ihtiyacımız var.

Protestolara katılım bakımından şimdiye kadar tüm tartıştıklarımız örgütsüz kitleyle ilgili. Bunun bir nedeni de İspanya’da bir Komünist Parti’nin olmayışıdır, bu nedenle kitleleri örgütlemek daha da zor oluyor.

Kamu çalışanları kendilerini doğrudan etkileyen konularda mücadelelere katılıyorlar, mesela sağlık ve eğitim mücadelelerine. Diğer mücadelelerde azınlıktalar.

Ya gençlik kitlelerin eylemi bakımından nasıl? İspanya’da da çeşitli Avrupa ülkelerinde olduğu gibi resmi olarak tanınmış öğrenci sendikaları var mı? Mücadele içinde devrimcileşen gençlik, komünist ve devrimci örgütlere katılıyor mu?

Herkesin tanıdığı ya da kabul ettiği bir sendika yok, bölgeden bölgeye öğrenciler birine veya diğerine gidiyor ve bunların çoğu da net bir devrimci çizgiye sahip değil.

En büyük sendika, Troçkist nitelikteki “Öğrenci Birliği”. Ulusal azınlıkların sendikalarında genellikle bağımsızlıkçı öğrenciler var. İspanyol devletinin geri kalanında ve genel olarak da her yerde fakülte toplantıları var ve diğer adı geçenlerden daha devrimci bir rol oynuyorlar.

Sonra bir de işçi gençlik var. Bunlar sendikalarda ve gençlik meclislerinde örgütleniyorlar ve bizim örgütümüze de esas katılanlar bunlar. Mesela Madrid’de.

Antikapitalist blok, kendi hakları ve işçi sınıfının hakları için mücadele eden yüzlerce öğrenciyi bir araya getirerek gençlik koordinasyon meclisleri oluşturuyor. Bizim gençliğimiz burada kilit rol oynuyor.

Komünistler devrimci gençliği tanımalı. Bu yüzden ülke çapında gençlik meclislerini kuruyoruz ve bunları koordine ediyoruz. Amacımız, İspanyol devletindeki tüm devrimci gençliği koordine edecek devlet çapında bir koordinasyon oluşturmak.

İşçi, genç ve diğer kesimlerden kadınlar bu mücadeleye nasıl katılıyorlar? Hangi ortak ve hangi özgün talepleri var? Kadınların komünist ve devrimci örgütlere katılımı oran olarak nasıl?

İspanya’da kadınların devrimci örgütlere katılımı, faaliyeti üzerine özel bir veri yok. Ancak geçtiğimiz on yıllarda kadınların toplumsal mücadelelere katılımı üzerine genel bir değerlendirme yapabiliriz. Kadınların üretim faaliyetlerine dahil olmasıyla birlikte değişik mücadelelere katılmaya başlamasında, siyasi açıdan aktifleşmesinde esin kaynağı, iç savaş ve artan okuma yazma oranıydı. Bu durum, mütevazı oranda örgütlenmesini ve daha sonrasında öğrenci hareketlerine katılımını getirdi. Ancak yirminci yüzyıl boyunca bu oran görece düşüktü ve bu eğilim ancak bugün değişti. Öğrenci mücadelelerine katılım kadının özne olarak daha görünür olduğu bir alan oldu. Tersinden, kesimsel sendikal mücadeleler veya devrimci örgütlere üyelik çok daha düşük. Bu, belki de kadınların akademik yaşamın ardından özel sektörde çalışmasıyla ilgili. Bakım rolleriyle birlikte çifte iş günü, Güney Avrupa’nın başkaca ülkelerinde de olduğu gibi, aile kurumunun işçilerin yaşamı için temel bir sütun olduğu bir devlette özel alanda konumlanmaları. Ama İspanya’da çoğu devrimci ve toplumsal örgütlenmenin ve kitle hareketlerinin içinde başka nedenler ve kadın sorunu konusundaki taleplere cevap verememeleri var. Bir yandan ideolojik tıkanıklık bitme eğiliminde, bu da belli talepler ekseninde (kürtaj hakkı, bekar-anneli ailelere çalışma ve sosyal haklar vb.) karma örgütlenmelerin gelişmesinin yolunu açıyor. Bunların ideolojik bir temeli, dolayısıyla da devrimci karakteri yok. Dahası, devrimci örgütlerin çoğunun kadınlar üzerine bir stratejisi yok. Ya yukarıda saydığımız devrimci olmayan taleplerin kendiliğindenciliğine tabi oluyorlar ya da kadın sorununu inkar ediyorlar. Bu da köleliğe, baskıya karşı olma imajına rağmen kadınların bir çok toplumsal ve devrimci hareketten dışlanması gibi çarpıcı hatalara yol açıyor.

Birkaç yıl önce başlayan ve süregiden bu mücadeleler içerisinde yeni örgütlenme biçimleri (komiteler, konseyler, meclisler vb) gelişti mi? Bu tip örgütlenmeler daha yerel düzeylere iniyor mu? Küçük fabrikalar, mahalleler, okul meclisleri gibi? Bunların bölgesel ya da ülkesel çapta yönetim ya da koordinasyonları var mı?

İşçi mahallelerinde gençler, mahalle grupları ya da meclisleri toplayarak buralarda sınıfına yardım etme ve yerel gerçeklikler temelinde örgütlenme bilincini yükseltmeye çalışıyorlar. Burjuva siyasi kurumlar ve reformist örgütlere yönelik memnuniyetsizlik nedeniyle bu tip örgütlenmeler yaygın. Bir çok yerde bu örgütlenme biçimi gösterilerde esas rolü oynuyor ve büyüyor. Öte yandan, faşist diktatörlük döneminde var olan mücadele ve örgüt biçimleri var. Mesela grevleri başlatan işçi meclisleri.

Bu mücadelelerde komünist ve devrimci parti ve örgütler nasıl bir rol oynuyor? Bu mücadele içinde gelişen ve önderler haline gelen kişiler bakımından durum ne? Bunlar, komünist veya reformist nitelikte olmasından bağımsız olarak, antifaşist nitelikte partilere ne kadar katılıyor?

İspanya’da öncü olarak hareket eden bir Komünist Partinin olmadığı gerçeği bu gençlik platformları içinde belirsizliğe neden oluyor. Reformist partiler bunları etkilemeye çalışıyor ama bunlar da devrimci bir sınıf pozisyonuna daha yakın hale geliyorlar.

Meclisler genellikle resmi önderleri olmayan tarzda yapılanıyorlar ancak sıklıkla bu yapıları siyasi sermayeye çevirmeye çalışan reformist partilerin etkisi altına giriyorlar. Çoğu kesimsel mücadele platformları ve antifaşist mücadelede yer alıyorlar. Normalde antifaşist hareketin koordinatörleri her türden parti ve örgüte açık. Çok geniş bir ideolojik yelpaze var ama Marksist Leninist bir duruş mevcut değil. Bu gençlik platformları, şovenistlerle ve başkaca reformist partilerle bağlantılı.

Bu örgütlenmelerin başka bir kesimi de, daha önce değindiğimiz Madrid antikapitalist blokunda gençleri bir araya getiriyor. Neyse ki bu koordinasyon reformist partilerin etkisinden uzak ve bizim gençliğimizin etkisi sayesinde işçi mahallelerinde gençliğin karşı karşıya olduğu saldırganlığa karşı devrimci bir tutum alıyor. Bu blok, diğer gençlik koordinasyonlarına nazaran belirgin biçimde devrimci bir tutumu temsil ediyor.

Devrimci ve komünist parti ve örgütlerin veya devrimci ve antifaşistlerin etkisi altındaki kitle örgütlerinin bir araya geldiği örgütlenmeler var mı? Ya da böyle platformlar oluşturmayı düşünüyor musunuz?

Evet, İspanya’da daha çok da semt ve öğrenci meclislerinin, öğrenci derneklerinin bir araya geldiği platformlarımız var. Faşizmin yarattığı sorunlar karşısında genç işçi sınıfının sınıf bilincini geliştirme rolü oynuyorlar, aynı zamanda faşizmin, burjuvazinin bir baskı aracı olduğunu, gelişen mücadeleler içinde sınıf bilincinin büyümeye başlaması ve burjuva devlet için potansiyel sorun oluşturması karşısında işçi sınıfına karşı mücadele için kullanıldığını, kentli aşiretlerle ilgili tecrit bir sorun olmadığını anlatmaya çalışıyorlar. Kapitalist devletin hizmetindeki medya organlarının etkisiyle insanlar bunu böyle görüyorlar.

Ortaklıkların, platformların ve öğrenci meclislerinin kuruluşu, işçi semtlerinde yapılandan da daha önemli, çünkü son yıllarda Genç Öğrenci Cevabı Ligi adında faşist “birlikleri” örgütlemeye başladılar, popülist söylemlerle öğrencileri kendi karşıdevrimci tutumlarına kazanmaya çalışıyorlar ve birçokları faşizmin yükselmesi tehlikesinin farkında değil.

Ancak bu devlette, antifaşist platform ve koordinasyonları özellikle de öğrenciler cephesinde örgütlemeye çalışanlar reformist ve revizyonist partilerdi. Bu hegemonyayı dağıtmak ve kitleleri tutarlı Leninist bir devrimci Marksist çizgiye çekerek faşizme karşı etkili bir mücadeleyi, devrimci bir tutum ekseninde militan antifaşist örgütlenmeyi geliştirmek için çalışmalıyız.

Taleplerinize, programınıza ve mücadele tarzınıza uygun olarak mücadeleyi hangi yönde geliştirmek istiyorsunuz?

Büyüyen toplumsal memnuniyetsizliklerin, dinmeyen toplumsal ve emek mücadelelerinin olduğu zor bir süreçten geçiyoruz ancak devrimci ve sınıf çizgisinde mücadeleci sendikaları olmayan hiç bir parti, kitleler üzerinde gerçek ya da baskın bir etkiye sahip olamaz. Öte yandan, evet bazı küçük militan sendikalar var, bizim örgütümüz bunlara katılarak İspanya’da reformist ve gerici sendikacılığın hegemonyasına meydan okumaya çalışıyor. Hem sendikalar hem de reformist parti ve örgütler, bir büyüme derecesine ulaştıktan sonra, kendileri hükümetlerin bir aygıtı haline geliyor. Programımız temelinde kimi cephelerde (sendikalar, öğrenciler, antifaşizm, baskılara karşı mücadele vb.) hareket etmeye ve referans noktaları oluşturmaya devam edeceğiz. İspanya’da işçi sınıfının partisinin yeniden inşası stratejik hedefiyle çalıştığımızdan komünistlerin ve kitlelerin kesimsel mücadelelerini etkilemeye ve buradan güç biriktirmeye devam edeceğiz.

Marksist Teori

Yaygın Süreli Yayın
Varyos Yay. San ve Tic. Ltd. Şti. İmtiyaz Sahibi: Şengül Güneş Bali
Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Şengül Güneş Bali

Bize Ulaşın

Çakırağa Mah. Çakırağa Cami Sokak Birlik Apt.
No: 8/10 Aksaray/İstanbul (0212) 529 15 94
E-posta: info@marksistteori.org Twitter: @mt_dergi