Bir Yeniden Yapılanma Modeli

Marksist Teori dergisi 50. sayısında sosyalist hareketin “yapısal krizi” ve yeniden yapılanması” konularını iki ayrı yazıda inceledi. İbrahim Çiçek “Tarih Atını ve Işığın Ararken” başlıklı inceleme yazısıyla sosyalist mücadele tarihinden çıkartılan sonuçlar ile “yapısal kriz” ve “yeniden yapılanma”nın  teorik çerçevesini açıklığa kavuştururken, İnan Özgür de “Yeniden Yapılanma Zorunluluğu ve Üç Farklı Yönelim” başlıklı çalışmasında emekçi solun belli başlı parti ve örgütlerinin “yeniden yapılanma” zorunluluğuna nasıl bir yanıt oluşturduklarını inceledi; biri tasfiyeci diğeri dogmatik iki temel eğilimi sergiledi; MLKP’nin gerçekliğinde kendini gösteren devrimci yönelime, üçüncü temel eğilime dikkat çekti. Ancak planlanmış olmasına karşın, MLKP tarihinde karşılığını bulan “yeniden yapılanma” gerçekliğini ayrıca inceleme görevi 51. sayıya kaldı. 

1-Krize doğmak

Dünya sosyalist hareketinin içerisinden geçmekte olduğu yapısal kriz ‘89-‘91 dönemecinde olgunlaştı. Kuşkusuz ona ön gelen bir mayalanma süreci de var. Böyle olduğu içindir ki 1994’de kurulan MLKP Birlik Devrimi’yle yapısal krize doğmuştur. Ama “krize doğmak” daha geniş ve derin bir anlama da sahiptir. Birkaç on yıllık tarihi ile MLKP, Türkiye ve Kürdistan’da sosyalist hareketin, emekçi sol hareketin olduğu kadar dünya sosyalist hareketinin de devrimci bir gerçeğidir.  Kuşkusuz MLKP halen “olmuş, bitmiş, tamamlanmış değil” ama bir kaç on yıllık varoluş tarihi, temel bir eğilimi taşımakta oluşunun sağlamasını yapıyor. Anlamlı her devrimci önderlik girişimi devrimci bir yol arayışı olduğu içindir ki, hareket ettiği öncüller ne olursa olsun biriciktir, yani özgündür, kendi yolunu bularak, keşfederek, açarak gelişir, ilerler. Türkiye ve Kürdistan’da yapısal krize ve yeniden yapılanma zorunluluğuna MLKP deneyiminin oluşturduğu yanıtın “nitelikçe” bütün diğerlerinden farklı olduğunu vurgularken kapsama alanı belli bir “nitelik” ayrım yapıyoruz. Yapısal kriz koşullarında tasfiyeci eğilime de dogmatik eğilime de kapılmadığını, her iki temel eğilimle arasına kesin sınırlar koyduğu kadar; yapısal kriz ve yeniden yapılanma görevleriyle ilişkileniş ve yanıt olma çizgisinde ilerleyen gerçekliğinde üçüncü temel eğilimi, tasfiyeci ve dogmatik eğilimlerden ayrı olarak devrimci eğilimi açığa çıkarttığını vurguluyoruz.

‘89-90’larda başlayan “ara dönem”in ve keza “yapısal kriz”in kendi tarihi var. Bunlar gibi “yeniden yapılanma/yapılanamama”ların da sosyalizm iddialı her bir parti, örgüt gerçekliğinde bir tarihi var. Örneğin son otuz yıllık dönemde “sosyalizm”, “devrimci önderlik”, “Marksizm-Leninizm”, “Marksizm-Leninizm-Maoizm” vb.  işçi sınıfının devrimci önderliği gibi benzer iddialara sahip oldukları için de “benzer” olan yapılar, aynı coğrafyada aynı tarihsel, sosyo-ekonomik, siyasal ve kültürel koşullar altında var oldular, Marks’ın dediği gibi her biri kendi tarihini kendileri yaptı:

"İnsanlar kendi tarihlerini kendileri yaparlar, ama kendi keyflerine göre, kendi seçtikleri koşullar içinde yapmazlar, doğrudan veri olan ve geçmişten kalan koşullar içinde yaparlar."1

Kuşkusuz insanlar gibi örgütler de kendi tarihlerini kendileri yaparlar. "Aynı koşullar altında" her biri kendi tarihlerini kendileri yaptılar ve fakat farklı yaptılar. Hatta "doğal" olarak farklı yaptılar.  Yapısal kriz ve yeniden yapılanma bağlamında sınıflandırıldığında bu farklı yapıştan tasfiyeci, dogmatik ya da devrimci, nitelikçe farklı üç temel eğilim ortaya çıktı.2

Benzer koşullar altında ve benzer iddialarla var olan parti ve örgütlerin kendi tarihlerini farklı yapmaları ancak "içsel nedenlerle", tarihsel olarak varlıklarında oluşturup biriktirdikleri itici güçlerin niteliği, kapasite ve devinimiyle açıklanabilir. Yapısal kriz nesnel bir durumdur, oysa "yeniden yapılanma" yapısal krize özneleşme eylemi, öznenin yapısal krize yanıtı veya öznenin "yapısal krizi çözme" eylemidir. Yapısal krizle ilişkilenişleri ve yeniden yapılanma bağlamında varoluşları tasfiyecilikle tanımlanabilecek yapılar neden tasfiyeciliğe savrulmuşlardır? Ya da yeniden yapılanma ihtiyacına karşı direnenler, dogmatizme sapanlar neden dogmatizme saplanmışlardır? Bunlar gibi, yapısal kriz ve yeniden yapılanma sorun ve görevlerini tasfiyeciliğe ve dogmatizme sapmadan, devrimci tarzda yanıtlayanlar nasıl olmuştur da devrimci tarzda yanıtlayabilmişlerdir? İlgili her bir akımın gerçekliğini anlayabilmek ve açıklayabilmek için bunlar doğru sorulardır.  

MLKP de diğer benzerleri gibi kendi tarihini kendisi yapmış ve o da farklı yapmıştır. Fakat o, tasfiyecilik ve dogmatizme sapmadan yapısal krizi devrimci biçimde anlama, analiz etme ve yeniden yapılanmayı devrimci bir tarzda yanıtlama hattını açığa çıkartabilmiştir. Marksist materyalist analiz "bunun neden böyle olduğu" ve "nasıl gerçekleştiği" sorularının yanıtlarını açığa çıkartmakla yükümlüdür. 

Türkiye'de emekçi sol hareketi meydana getiren yapılar ‘60-‘80 döneminde oluşmuştur. ‘60-‘80 -isterseniz yapısal krizin olgunlaşmasını baz alarak ‘60-‘90 da diyebilirsiniz- döneminin dünya, Türkiye ve Kürdistan koşullarının “devrimci ihtiyaçlarına” yanıt verme, devrimci önderliği üstlenme “iddiası” ile şekillenmişlerdir. Ancak 80'lerde değişmekte olan “koşullar” ‘89-‘91 dönemecinde dramatik bir hal alır. Bu yalnızca modern revizyonist SSCB ve Varşova Paktı’nın restorasyon, çözülüş, çöküş ve tasfiyesi, dünya kapitalizmiyle bütünleşmesi nedeniyle değil, aynı zamanda bu aynı süreçte tekelci kapitalizm emperyalist küreselleşme evresine geçtiği için de böyledir. ‘60-‘80 döneminde oluşan parti ve örgütler, içerisinde hareket ettikleri yeni nesnel koşullar ile bağdaşmaz bir çelişkinin girdabına çekilirler. Bir önceki döneme “ait” yapılar yeni tarihsel koşullar altında, bu yeni tarihsel, sosyo-ekonomik, politik ve kültürel koşulları anlama teori, program, strateji ve örgütsel yapılanma alanlarında bu koşulların devrimci ihtiyaçlarını yanıtlama “zorunluluğu” ile karşı karşıyadırlar. "Zorunluluğu" vurgusu krizin bir önceki dönemin yapıları için genelliğini, nesnelliğini, ayırdında olsunlar ya da olmasınlar hepsinin krizin nesnesi olduklarını, yapısal krizin manyetik alanına çekildiklerini vurgulamaktadır. Dahası yeniden tarihsel “varlık hakkı”nı kazanmak gibi bir yaşamsal durumun içerisine çekildiklerini anlatmaktadır. Bütün bunların yanı sıra yeni koşulların gerektirdiği yeniden yapılanma devrimci ihtiyacına yanıt verme yönelimi bir önceki dönemin devrimci eleştirel analizini de kapsamaktadır. Bir önceki dönemin kazanımlarının korunması da eskiyen, anlam ve işlev kaybına uğrayan vaya yanlışlanan yanlarından kopulması da yapısal krizin ve yeniden yapılanmanın devrimci sorunlarıdır. Bir önceki dönemin devrimci kazanımlarının korunması -bu devrimci süreklilik demektir- eskiyen, yanlışlanan, anlam ve işlev kaybına uğrayan yönleriyle köklü devrimci eleştiriyle “hesaplaşmak” -bu devrimci kopuş demektir- yeniden yapılanmanın “içerip aşma” diyalektiğini oluşturur. 

Yapısal krizin nesnesi olan emekçi sol parti ve örgütler, bu nesnel durumun ayırdına varabildikleri, bu dönemin ortaya çıkarttığı sorun ve görevleri anlayıp çözümleyebildikleri, yanıt olabildikleri ölçüde “özneleşirler”. Burada özneleşememek, hem kendi gelişimini yönetmede kendiliğindenliğe sürüklenmektir hem de emekçi sol hareket içerisinde “etkin”, itici-sürükleyici bir güç olamamak anlamına da gelir. Özneleşememek dönemin devrimci ihtiyaçlarını anlama ve yanıtlama yeteneğinin erozyona uğraması, körelmesi, varlık hakkının durmaksızın aşınması demektir. Öznelerin hareketleri daima az çok bilinçlidir, şu ya da bu doğrultuya yönelmeleri imkan dahilindeki değişik seçenekler içerisinden öznelerinin tercihlerini yansıtır. Tasfiyeci eğilime kapılanları kendilerini tasfiye eğiliminin, dogmatizme kapılanlar da devrimci değişim ve yeniden yapılanma ihtiyacına karşı direnme pozisyonundan tercihlerini yapmış ve kendilerini yönetmişlerdir. Tıkanmalar ve bölünmeler, güncel krizlerini devrimci tarzda yönetme, devrimci tarzda çözme yeteneğini kaybetmeleri bu gerçekliğin çarpıcı yansımalarıdır. 

MLKP, Birlik Kongresi ile 1994'de kuruluşunu ilan eder. ‘95-‘96 siyasal pratiğiyle emekçi sol hareket içerisinde MLKP gerçekliği ve kimliği açığa çıkar, içerisine doğduğu yapısal kriz koşullarında tarihten varlık hakkını alır. MLKP yapısal krize doğmuştur. “Birlik Devrimi” yapısal krize doğan MLKP'nin ebesidir. Bu emekçi sol hareketin tarihinde 70’lerden günümüze amacına ulaşmış ve başarılı olmuş tek "birlik" deneyimidir. 

MLKP'yi var eden birlik sürecinin bileşenleri arasında görülen, ama birliğe karşı çıkan, yaftalayan ve mahkum eden TDKP ve TİKB ile dönemi anlama, yapısal kriz ve yeniden yapılanmaya yanıt olma/olamama gerçeklikleri çarpıcı biçimde farklı olmuştur. 

Keza emekçi sol hareketin bütünsel tablosu bakımından da geçerlidir bu. 

MLKP'nin kuruluşunun başarılı tek devrimci birlik örneği olması gerçekliğinin altını çizmek kendi başına olduğu gibi Marksist materyalist tarih anlayışı bakımından da önemli ve anlamlıdır. “Birlik Devrimi” MLKP için “Nasıl bir kurucu olmuştur?” sorusuna yanıt aramak burada materyalist analizin görevidir. Hatta ondan da önce MLKP'yi var eden “birlik”in başarılı olmasının nedenlerini açığa kavuşturmak gerekir. Bu iki soru araştırmacıya “birlik”in aslında “birlik”ten daha fazla bir şey olduğunu ima etmektedir. Birlik mücadelesi ve Birlik Devrimi MLKP'yi içerisine doğduğu yapısal krize "nasıl hazırlamıştır"?

2-Yeni dönemin hazırlığı

Ara dönem, yapısal kriz, yeniden yapılanma ve krize doğmak gibi gerçeklerden dönüp MLKP öncellerinin 80'li yıllarda yaşadıkları iç değişime ve özellikle bu örgütlerin saflarında "komünistlerin birliği" düşüncesinin doğuşu, sonra da "birlik mücadelesi" gerçekliğine bugünden  bakıldığında bütün bunların "nesnel olarak" (ayırdında olsunlar ya da olmasınlar!) gelmekte olan yeni dönemin hazırlığı niteliğinde olduğu görülmektedir. 12 Eylül yenilgisinin analizi ve çıkartılacak dersler, tasfiyecilik ve tasfiyeci etkilenmelerle iç mücadele, '79-80'de "red ve mahkum" edilen "Mao Zedung Düşüncesi"nin etkileri ve bunların bir devamı olarak komünist hareketin kimlerden oluştuğu, komünistlerin birliği ve partinin kuruluşu tartışmaları, keza kitlelere yönelim, siyasi ve örgütsel çalışmaların geliştirilmesi sorun ve görevleri, MLKP öncellerinin belli başlı tartışma gündemleridir. Bunlara Türkiye ve Kuzey Kürdistan'ın sosyo-ekonomik yapısı, ideolojik akım-politik örgüt gibi konu ve sorunlar da eklenebilir. Tartışılan konular ve sorunlar ile ulaştıkları sonuçlar MLKP öncellerinin 80'li yıllarda henüz içerisinde hareket ettikleri, ama aynı zamanda da aşılmakta olan dönemin "köklü devrimci eleştirisi" yönelimine girdiklerini yansıtır. 

Aşılmakta olan dönemin en zaaflı yanlarından biri aynı uluslararası eğilim içerisinde yer alan ve birbirlerine en yakın yapılar arasındaki uzlaşmaz mezhepçi rekabettir. Mezhepçi rekabet Marksist yönetimin açık ve kabaca bozulması temelinde hayat bulmaktadır. Öykünmeci ve indirgemeci yaklaşımlarla birlikte "Marksizm’in saflığını koruma", "gerçek Marksizm", "gerçek sosyalizm" vb. formüllerle en yakını, en çok benzeyeni Marksizm ve sosyalizm dışı ilen etmek, bu yoldan mesafeyi açmak Marksist diyalektik materyalist yöntemin bozulmasını getirmektedir. Buradaki bozulma Marksist yöntemin bütünlüğünün parçalanması anlamında yapısaldır. '60-'80 döneminin öncülük, önderlik iddialı yapılanmalarında devrimci ya da reformist siyasi konum ve niteliklerinden ayrı olarak Marksist yönteme ilişkin yapısal bozulma geneldir. MLKP öncellerinin 80'li yıllardaki iç tartışmaları tam da bu yöntemsel yapısal bozulmayla çatışmakta, Marksist yöntemi bütünlüklü kavrama ve derinleşme yönelimini içermektedir. Kendisini Marksist, sosyalist, Marksist Leninist, proletaryanın öncüsü vb. ilan edenlerin, bunlar ve benzer iddialarının, iddia olarak bile ciddiye alınmaması, herkesin kendisini Marksizm’in ölçütü görmesi materyalist yöntemden kabaca sapmaktır, Marksizm’in yönteminin çarpıtılması ve bozulmasıdır. Bozulma yalnızca parti ve örgütlerin birbirlerini değerlendirmelerine ilişkin "lokal", arızi bir durum da değildir. 

MLKP öncellerinin diğer şeylerin yanı sıra kendileri dışında da Marksist, komünist örgütlerin varlığını kabul ve ilan etmeleri, iç tartışma süreçlerinin ortaya çıkarttığı yeni devrimci bir dinamik olduğu kadar içerisinde var oldukları döneme yönelik çarpıcı bir itiraz, köklü devrimci bir eleştiri ve yeniden kurucu temel bir yönelimdir. Marksist yöntemin kavranışının bu yeniden kuruluşu yönelimi, MLKP'ye uzanan birlik mücadelesi süreci boyunca örgütler arasındaki görüş ayrılıklarının analizini olduğu gibi geride kalmakta olan dönemin indirgemeci, seçmeci ve öykünmeci yaklaşımlarının eleştirisini de kapsamına alarak genişler. Aynı zamanda bir önceki dönemin modern revizyonizme yönelen devrimci eleştirisi, parlamentarizm ve legalizmin reddi, devrimci öncünün illegal ve gizli örgütsel temele dayanması, şiddete dayanan devrim ve sınıflar mücadelesinin tanıdığı bütün örgüt ve mücadele biçimlerinin kabulü, Leninist parti anlayışı gibi devrimci kazanımlarının sarsılmaz tarzda savunulmasıyla bütünleşmiştir. 

Komünistlerin birliği için mücadele MLKP öncellerinin saflarında birleşmiş komünistlere program, strateji, parti tüzüğü-parti hukuki ve örgütsel yapısı partinin yapısal kurucu birleştiricilerini "yeniden" tartışma olanağı yaratmıştır. Program konusundaki kavrayış genel olarak önceki dönemin düzeyinde kalırken, başta devrimci strateji gelmek üzere partiyi var edecek yapısal birleştiricilerin kavranışında çarpıcı bir yenilenme ve derinleşme yaşanmıştır.

Keza komünistlerin birliğinin hem öncellerinin ve hem de öncellerinde örgütlenmiş komünistlerin birliği şeklinde kavranması, tartışmalı konuları örgütlerin değil ortak platformlarda katılımcıların kararlaştıracak olması, MLKP öncellerinin örgütlenmiş atomizasyonunu hazırlayıcı olmuş, her bir komünistin sürece etkin katılımının koşullarını da oluşturarak teşvik etmiştir. Birlik mücadelesi görece dar örgüt yapılarına sıkışmış militanların bilgi ve deneyim birikimini etkinleştirmelerinin, devrimci yeteneklerini geliştirme ve harekete sunabilmelerinin koşullarını da yaratmıştır.

89’dan 94'e süregiden birlik mücadelesi gerek strateji gerekse de yakın devrimci tarih ve devrimci deneyimlere ilişkin tartışmalarla derinleşme çizgisinde ilerler. ‘71 devrimci hareketinden çıkartılan derslerin ilk sırasında devrimci iradenin rolü, ‘75-‘80 döneminden çıkartılan derslerin ilk sırasında da devrimci kendiliğindencilik, stratejisiz devrimcilik eleştirisi vardır. '75-'80 döneminin devrimci kendiliğindencilikle malul politik önderlik anlayış ve tarzı, mezhepçilik ve devrimci hareketin cepheleşme yeteneksizliği devrimci eleştirinin hedef merkezindedir. Belli başlı devrimci örgütlerin deneyimi analiz ve tartışma konusu olur. Bütün bunlar ve eklenebilecek diğer olumlu faktörler MLKP öncellerinin yaklaşan yeni dönemi az çok öngördüklerini kanıtlamaz, göstermez; ama yaklaşan dönemi sezerek girdikleri devrimci arayışı yansıtır.  

MLKP öncellerinin birlik mücadelesi sürecinde bütün ülkelerde devrimci öncü güçlerin kendi yollarını bularak, açarak ilerleyeceklerini kavramaları, devrimci teori ve pratik bütününde kendi özgüçlerine yönelmeleri ayrıca kaydetmeyi hak eden bir hakikattir. MLKP öncellerinin dünya komünist hareketinin 60'lardan 80'lere bölünüp parçalanarak gelişi gerçekliğini kendi coğrafyasından "tersine çevirme" gibi açık enternasyonalist devrimci bir bilinç ve kavrayışı, yönelim ve iddiası vardır.

80'lerin ortalarından 1994 yılında MLKP'nin kuruluşuna kadar geçen aşağı yukarı on yıllık dönem, bu süreçte MLKP önceli örgütlerin ele aldıkları, inceledikleri, tartıştıkları sorun ve konular, bütün bunlarda ulaştıkları sonuçlar, en çok da öncellerinin içerisinden geldikleri dönemle eleştirel devrimci bir hesaplaşmaya yönelmeleri MLKP'nin krize doğuşunun hikayesi ya da "tarihidir".

3-Birlik Devrimi

"Birlik Devrimi" betimlemesi devrimci örgütler tarafından açık veya örtülü, bir abartı olarak algılanmıştır. Birlik Devrimi, “öncü güçlerin kendi yollarını bularak, açarak ilerleyecekleri” gerçekliğinin çarpıcı bir örneğini oluşturur. "Devrim" kavramı daima bir alt-üst oluşu içerir. “Devrim" bir yıkma eylemidir ama bir o kadar da kurucu bir eylemdir. "Birlik Devrimi" MLKP'nin tarihe girişidir. Öncellerinin örgütsel bakımdan atomize olmaları eksiksiz "devrimci yıkıcı" bir eylemdir. Öncellerinden farklı devrimci bir sentez olarak, kategorik olarak öncellerini aşan komünist devrimci bir öncünün, MLKP'nin "doğuşu" ise kuşkusuz kurucu bir eylemdir. Gerçeğe salt örgütsel açıdan bakıldığında bu söz götürmez bir hakikattir. Birlik Devrimi bundan daha kapsamlı bir gerçekliktir, hatta Birlik Devrimi'nin "özü", "esası" da bu değildir. Birlik Devrimi, özsel olarak bir zihniyet devrimidir. Öncellerinin devrimci kendiliğindencilikle sakatlanmış siyasi önderlik ve siyasi mücadele tarzını düşüncede ve eylemde yıkan, devrimin sistematik tarzda örgütlenmesine dayanan önderlik anlayış ve mücadele tarzını "doğuran" bir zihniyet devrimidir. MLKP'nin devrimci hareketin rönesansı olarak tanımlanması da her şeyden önce özsel olarak bu zihniyet devrimine dayanır. Birlik Devrimi bir kopuş, bir sıçrama ve bir içerip aşma momentidir. Birlik Devrimi ‘60-‘80 döneminin zaaflarıyla hesaplaşmayı geliştirir, onlardan kopuş halindedir, devrimci kazanımlarını, devrimci birikimini içerir ve aşar. "Aşma" yeninin yapılanmasıdır.

Bütün bunlarla birlikte programı bakımından yapılacak bir materyalist analiz MLKP'nin programının aşılan döneme ait ve bu nedenle de eski olduğu sonucuna ulaşmakta zorlanmayacaktır.  Programının eski olması gerçekliği MLKP yaşamında kendisini gösterir. MLKP kongrelerinin program gündemleri ve değişiklik kararları bunların çarpıcı örnekleridir. Fakat aşağıda üzerinde farklı açılardan duracağımız MLKP deneyiminde somutlaşan yeniden yapılanma modelini belirleyen etkenlerden birinin MLKP programının eski olması ve MLKP'nin bunun gelişen bilinciyle "yeni dönemin program sorunlarını" devrimci ihtiyaçların aciliyetine dayalı ve sürece yayılmış tarzda ele almasıdır.

MLKP öncellerinin TDKP ve TİKB'yi komünistlerin birliği mücadelesinin tarafları olarak gördükleri ve birlik mücadelesine katılmaları için harcadıkları çabalar az çok biliniyor. Ve MLKP öncellerinin yönelimi birlik mücadelesi sürecinde her iki örgütün yöneliminden farklılaşır, onlardan  ayrışır, ayrılır. TDKP'nin yönelimi formel olarak dogmatik, önceki dönemin devrimci kazanımlarından barışçı gelişme ve yasalcılık yönünde kerte kerte uzaklaşma çizgisinde derinleştiği için içerik bakımından tasfiyecidir. TİKB'nin yönelimi ise özetle eskide, var olan TİKB'de ısrar, kendini amaçlaştırma çizgisinde dogmatiktir, ‘97-‘98 bölünmesi sürecinde beliren yenilenme imkanlarına rağmen bu aşılamaz. Yapısal krizi devrimci tarzda çözümleme ve anlamada olduğu kadar yeniden yapılanma devrimci ihtiyacını yanıtlama bağlamında da farklı yönelimlerin daha sonraki tarihlerinin izi takip edilerek de bütün bunların sağlaması yapılabilir. 

Diğer yandan ‘80 öncesi oluşan emekçi sol hareketin siyasi bakımdan daha etkili, daha yaygın bileşenleri Dev-Yol ve Kurtuluş gibi 12 Eylül askeri faşist darbesi döneminde tasfiyeciliğe yönelen ve sonra ‘89-‘91 dönemecinde ikinci bir kez ve "sıçramalı tarzda" tasfiyeciliğe kapılan yapılar ile olduğu gibi TKP-ML/TİKKO'nun her iki kanatlarının aynı dönemdeki gelişim çizgileriyle kıyaslamalı bir analiziyle de sağlaması yapılabilir. 

4-Dönem ve yapısal kriz bilinci

Yapısal krize doğan MLKP, hatta daha doğrusu MLKP öncelleri dönemi ve yapısal krizi kavramışlar mıydı? Yapısal kriz analizleri var mıdır? Yapısal krizin ayırdında olmak, hem devrimci gelişmenin ihtiyaçlarına yanıt verme arayış ve yönelimi hem de öncülük iddiasındaki yapıların kendi gelişimlerini yönetebilmeleri bakımından önemlidir. Emekçi sol hareketin devrimci yapılarının ısrarla ve inatla yapısal kriz analiz ve tartışmalarının dışında kalması, dışında kalmayı tercih etmesi vahim bir duruma işaret etmektedir. Fakat incelemekte olduğumuz MLKP gerçekliği farklıdır. Bu gerçeğe daha yakından bakalım.

MLKP, 1996'da Kasım şehitler ayı vesilesiyle Bayrampaşa Hapishanesi’nde bir konferans düzenler.     “Yapısal kriz ve yeniden yapılanma” konferansın ana konusu içerisindedir. Konuşmacının irticalen yaptığı konuşma daha sonra tape edilmiş ve Proleter Doğrultu dergisinin 11. sayısında (Temmuz-Ağustos 1997), "MLKP'nin Tarihin Döl Yatağına Düştüğü An: Birlik Devrimi" başlığı altında yayınlanmıştır. MLKP'nin dönem, yapısal kriz ve yeniden yapılanma yönelimini anlamak ve analiz etmek bakımından ilgi duyan araştırmacı ve okura önereceğimiz temel bir kaynak belgedir bu.

"Eğer '89, '90, '91 yıllarını bir eksen olarak kabul ederseniz, aşağı yukarı kendisini sosyalist ve devrimci olarak tanımlayan, diyelim ki sosyal demokrasinin solunda yer alan tüm devrimci, sosyalist, antifaşist örgütler, krizler yaşamışlardır. Bunlar, ideolojik, siyasi ve örgütsel yanı olan krizlerdir. Bir dizi örgütte bu krizler, bölünmelere yol açarken, bir dizi örgütte de iç çatlaklara yol açmıştır. Yine örgütlerde yeni arayışları şekillendirmiştir. Fakat bu krizler, örneğin '71'in yenilgisinden sonra gelen yenilgi sonrasının kriziyle, yahutta '80 darbesinin sonrasında gelen bütün '82, '83, '84 yıllarını kapsayan politik bir yenilginin arkasından gelen krizle karıştırılmamalıdır.

'65-'70 döneminde olsun, '75-'80 döneminde olsun devrimci hareketin yükselişi, kendiliğinden kitle hareketinin kabaran dalgaları üzerinden cereyan etmiştir. Bu zeminde devrimci hareket kendiliğinden gelişmiştir, sosyalist eğilimler ve sosyalist düşünceler kendiliğinden muhalefetin aktığı kanal olmuştur. Oysa 1989, hatta '87, gençliğin Nisan eyleminden ya da Netaş’tan ele alacak olursak ‘88, '89, '90 başına değin işçi hareketinin yükselişi böyle bir sonuç vermiştir. Yani '65-'70 ve '75-'80 döneminden olduğu gibi kendiliğinden hareket devrimci örgütlerin (yelkenlerini-bn) şişirmemiş,kendiliğinden toplumsal muhalefet devrimci örgütlere yönelmemiş, bu anlamda devrimci örgütler bir büyüyememe/gelişememe, toplumda yer edinememe durumu ve sorunuyla karşı karşıya gelmiştir. İşte buradan başlayarak "yapısal" diye tanımlayabileceğimiz bir krizin patlak verdiğini ya da açığa, su yüzüne çıktığını söylemek gerekir. Kitle hareketinin kendiliğinden yükselişiyle devrimci örgütlerin buluşamaması, eskinin egemen tarzında yapısal bir krize yolaçtı.  Kitle hareketiyle kendiliğinden tarzda buluşmanın ürünü olan eski tarz, değişen koşullarda işe yaramaz hale gelip iflas etti. Devrimci hareket artık kendiliğinden hareketin akacağı doğal bir seçenek, muhalefet kanalı oluşturmuyordu. Devrimci hareket ancak kendi yolunu açarak ilerleyebilirdi. Bunu gerçekleştirebilecek bir tarz ve zihniyet devrimini başarması kendini yeni koşullarda yeni tarzda var etme sorununu öncelikle çözmeliydi. Bu krizin oluşumunda muhakkak ki, 80'lerin sonunda çöken revizyonist sistemin bütün yıkıntısının sosyalistlere ve devrimcilere fatura edilmesinin oldukça önemli bir rolünün, keza 12 Eylül yenilgisinin çok önemli rollerinin olduğunu da kaydetmeliyiz. Fakat eğer kriz gerçeğine sınırlı ve yüzeysel noktalardan bakacak olursak, gerçekte devrimci ve komünist harekette tıkanan şeyin, harekete egemen olan 20-25 yıllık politika tarzı olduğunu, bizim "gelenekselleşmiş tarz" ama yakın tarihin devrimci hareketinin gelenekselleşmiş tarzı diye ifade ettiğimiz şey olduğunu kavrayamayız.

Neydi bu tarz, bu tarzın özellikleri neydi, niçin tıkandı, ya da yeniden yapılanma ihtiyacının gündeme getiren şey nedir?.... devrimci hareketin 25 yıllık birikimi zemini üzerinde ilerleyebileceğimizi, ilerlemek için nesnel koşulların son derece olgun olduğunu biliyoruz.  Dolayısıyla bu nesnel koşullar içerisinde eğer kendimizle hesaplaşmasını başaramazsak, eğer düşünsel, siyasal ve örgütsel olarak ileri sıçrayabilecek kanallarımızı açamazsak, eğer önümüzü tıkayan eski tarzın/grup tarzının büyük yığınlara dönük olmayan, kendimizi idame ettirmekten, kendi varlığımızı sürdürmekten, kendi varlığımızı devam ettirmeyi esas amaç haline getiren, iddiasız, cüretsiz, ufuksuz, iktidar perspektifinden yoksun, birleştirici olmayan, en yakınındakilerle en çok kavga eden, kitlelere uzak, kitleler tarafından anlaşılmayan somut politikanın yerine ilkeleri, teorik doğruları geçiren, ülke gerçeklerinden, devrimimizin özgün gelişme çizgisini anlama yeteneğinden yoksun tarzı sorgulamayı ve aşmayı başaramazsak, yüzyıllık dönemde Türkiye'de ve Kürdistan'da devrimin ve halk kitlelerinin önüne çıkmış olan bu büyük tarihi devrimci fırsatı değerlendirme başarısını da gösteremeyeceğiz. Ama biz, bu fırsatı değerlendirmek istiyoruz.  Çünkü, hala birleşik devrimin olanaklı olduğunu, Batı'daki devrimci sıçrayışın Doğu'daki ulusal devrimle birleşmesinin Ankara'yı parçalayarak, faşist rejimi yere sereceğini, halklarımızın özgür bir birliğini -eğer olanaklıysa yaratacak bir devrimin, zafer olanağını gerçeğe dönüştürebileceği düşüncesindeyiz. "

"Biz daima öznesi kim olursa olsun, yaratıcısı kim olursa olsun devrimci hareketin yarattığı bütün zenginlikleri, bütün değerli şeyleri düşünsel, siyasal ya da örgütsel bakımdan ilerlememizi sağlayacak bütün zenginlikleri benimsemeye, hazmetmeye ve sindirmeye hazır bir yönelim ve ruh haline sahip olduk. Bunu bir parantez olarak söylemek istedim. Dönecek olursak, işte 90'ların başında tıkanan bu eski tarz ister istemez grupların, örgütlerin, partilerin tartışma/sorgulama gündemine gelmiştir. Ve bu, Türkiye'de sosyal demokrasinin solunda bir yeniden yapılanma sorununun yaşandığını, gündeme girdiğini anlatır.  Bunu bir çok biçimde açıklayabiliriz. Ama belki de şöyle anlatmak daha yararlı olacak:

Devrimci hareketin önündeki sorunlar esasen yeni sorunlar değildi. Genel olarak eski sorunlardı.  Fakat devrimci hareket, bu eski sorunlara hep eski soruları sordu ve hep bilinen yanıtlarını tekrarladı. 90'ların başında artık eski sorular da tükendi, eski yanıtlar da. Oradan itibaren genel olarak sosyal demokrasinin solundaki sol hareketi iki gruba ayırabiliriz.

Eski sorunlara yeni sorular sormayanlar, soramayanlar, eski tarzı nicelik bakımdan güçlendirerek, zenginleştirerek ama inatla ve ısrarla devam ettirmeye çalışanlar.

Eski sorunlara yeni sorular soranlar ve yeni yanıtlar verenler.

İkincisi, iki ayrı bölümden, iki ayrı yönelimden oluşuyor. İlki, devrimci hareketin bütün kazanımlarının, bütün zenginliklerinin, bütün kazanılmış değerlerinin sahiplenilmesi ve bunlara sadakatle bağlılık temelinde eski sorunlara yeni çözümler bulma görüş açısından, yani tarihe eleştirel devrimci bakma temelinde gelişen yönelim.

İkinci grup esasen devrimci hareketin tarihiyle hesaplaşmak, devrimcilikle hesaplaşmak biçimindeki sorular ve yanıtlardan oluşmaktadır.

90'lar aslında devrimci hareket içerisinde reformizm-devrimcilik ayrışmasının başladığı veya kristalize olduğu dönemdir. Bu dönem hala devam etmektedir. Değişik yönelim içerisindeki akımlar ve gruplar farklı programatik, stratejik yönelimleriyle farklı mücadele tarzı, örgüt biçimi ve anlayışlarıyla kendi doğrultularında ısrarla derinleşmeye ve ilerlemeye çalışıyorlar.

Bu genel tablo içerisinde MLKP kendisini, eski sorunlara yeni sorular soran, eski yanıtları tekrar etmeyen, kendi tarihi ile ve devrimci hareketin tarihi ile devrimci temelde hesaplaşan bir rotada ilerleme pozisyonunda görüyor. MLKP'yi oluşturan örgütlerin böyle bir hatta girmesinde ana ve belirleyici nokta, bu örgütlerin kendileriyle ilgili düşüncelerinin, kendilerine bakış açılarının değişmesi, zenginleşmesi, kendi gerçeklerini anlamaları, devrimci hareketin gerçeklerini anlamaları ve yeni dönemde devrimci ihtiyaçları az çok sezmeleri ve anlamalarıdır. Dolayısıyla bu değişim, bu örgütlerde -MLKP'yi var eden tarih de- birlik düşüncesi ve mücadelesiyle başlamıştır. Bu ayrı bir konu olarak üzerinde durulmaya değer. MLKP'nin dolaysız olarak iki yıllık bir tarihinin olduğunu biliyoruz. MLKP, bügün kendi kendisine cüretle ve korkusuzca şunu soruyor. MLKP, devrimci hareket için, Türkiye'deki sınıf mücadelesi için çok mu gerekliydi, olmasa ne olurdu? Biz bu sorunun aslında her devrimci örgüt bakımından kaçınılmaz olarak sorulmak zorunda olan bir soru olduğunu düşünüyoruz. Bu soru tasfiyeci bir soru değildir.  Eğer devrimci örgütlerin kendileri amaç değilse, sosyalist ve devrimci ideallerimize ulaşmanın vazgeçilmez araçlarıysa, o halde, bu soruyu sormak ve gerçekten ayrı ayrı var olan devrimci örgütlerin, her birisinin sosyalist ve devrimci hareketin genel tablosu içerisinde nasıl bir yer tuttuğuna, neden var olduğuna, neden var olması gerektiğine inandırıcı, doyurucu yanıtlar vermeliyiz. "3

MLKP'nin "yapısal krizi" kavrayışı, birlik devrimi ile yeniden yapılanma devrimci görevleri arasındaki ilişkiyi kavrayışı süreç içerisinde derinleşir. Esas olarak MLKP tarihinin ilk beş yılını kapsayan "Bir Tarih Böyle Yapılır/Ateş Altında"  adlı eserin "Akıntıya Karşı" başlığını taşıyan giriş bölümünden alıntılarsak; ". . . gerek dünya tarihi gerekse de sosyalizmin tarihi bakımından yeni bir dönemin başladığını ifade eder, ‘89-‘91 süreci bunun simgesidir.

Uluslararası komünist hareket, yaşanılan yıkım ve 20. yüzyılın sosyalizmin yenilgisiyle kapanıyor olması nedenleriyle ağır bir ideolojik ve örgütsel krize yuvarlanır. Sosyalizm tarihinin ve mücadelesinin yeni bir dönemine girilmektedir."4

Dünyanın çehresinin değiştiği açıklanmakta ve devrimci hareket için şu gerçek vurgulanmaktadır: "Sosyalizm ve Marksizm iddialı akımlar, tarihin yeni dönemine hazır değillerdir." 5

Aynı eserin "epilog" bölümün de şu değerlendirmeler yer alır:

"MLKP, birlik devriminin eseridir, birlik devriminin zaferiyle dar anlamda yeniden yapılanma tamamlanmıştır. “Birlik Devrimi” ve onun eseri MLKP’nin kuruluşu öyle bir tarihsel dönemde cereyan etmiştir ki, kendini taşan bir içerik ve anlam kazanmıştır.

“Birlik Devrimi”, dünya sosyalizm tarihinin yeni döneminde kazanılmıştır. Proletarya devriminin uluslararası koşullarında ihmal edilemez değişikliklerin meydana geldiği bu süreçte, dünya komünistlerinin bilinçli ve iradi çabaları düzeyine yükselmiş olsun ya da olmasın söz konusu değişiklikler, nesnel olarak komünist hareketi yeniden yapılanmaya koşullar.

“Birlik Devrimi”, sosyalizm için mücadelenin bu yeni döneminde komünist hareketin yeniden yapılanmasını kapsamaz, yanıt oluşturmaz, ama ona giriştir.

Bu “giriş”, komünist hareketin geniş anlamda yeniden yapılanmasına kapı açmasıyla somutluk kazanır. Fakat yine de, MLKP, 90’lı yıllarda kurulmuş olsa bile, tarihin ve sosyalizmin yeni döneminin, proletarya devriminin uluslararası koşullarında meydana gelen ihmal edilemez değişikliklerin ve yine bir bütün olarak sosyalizm tarihinin eleştirel devrimci çözümlemesi, bunların teori ve programda hesaba katılması görevini tamamlamış değildir. Birlik Devrimi’nin kendini bu açıdan da en ileri düzeye taşıması, Türkiye ve Kuzey Kürdistan zemininde başardığını, küresel düzeyde de başarması ihtiyacı komünistler için açık bir olgu ve hedeftir.

“Önder partiye” geçiş sosyalizm tarihinin yeni döneminin sorunudur. Proletarya devriminin koşullarında meydana gelen değişmelerin anlaşılması ve çözümlenmesiyle devrimci teori ve program bakımından yanıtlanmasından ayrı düşünülemez. 21. yüzyılın dünya çapında zafere yürüyen sosyalizmi, devrimci teorinin 20. yüzyılın görkemli başarılarına karşın yenilen sosyalizminin tarihsel deneyimlerini sindirmesi temelinde yükselebilir. Demek oluyor ki, gerek proletarya devriminin koşullarında meydana gelen değişmeler, gerekse 20. yüzyıl sosyalizminin tarihsel deneyimlerinin sindirilmesi zorunluluğu “sosyalist aydınlanma” temel görevini açığa çıkarmaktadır.

“Önder partiye” geçiş yalnızca devrimci pratiğin değil aynı zamanda devrimci teorinin sorunudur.”6

5-Yeni dönemin devrimci önderlik sorunları

Yeni dönemde devrimci program, strateji, devrimci öncünün örgütsel yapısı/yapılanması gibi devrimci önderlik sorunları bütün bir tarihi boyunca MLKP'nin düşünsel ve pratik çalışmalarına konu olmuştur. Yeni tarihsel dönemin "önderlik sorunları" dünyanın çehresini belirleyen tekelci kapitalizmin emperyalist küreselleşme evresinin sosyo-ekonomik, politik ve kültürel koşulları altında dünya işçi sınıfı ve ezilenleriyle, dünya burjuvazisi arasındaki mücadelenin dünyasal, bölgesel ve ülkesel düzlemlerde açığa çıkan, toplumun değişik sınıflarını, değişik (insanlığın yarısını oluşturan kadınlar, ezilen uluslar, ulusal ve inanç toplulukları, ekolojik talan vb.) ezilen toplum kesimlerini harekete geçiren sorun, çelişki ya da taleplerdir. Bunlar tek tek öznelerden "bağımsız" nesnelliklerdir. Sosyalizm ve devrimci önderlik iddiasında olanlar bunları anlar ya da anlamaz, devrimci yanıtlarını keşif ve inşa etmeye yönelir ya da yönelmez nesnel olarak vardır ve kendilerini işçi sınıfı ve ezilenlerin mücadelelerinde gösterirler. MLKP bütün bir varoluş tarihinde, değişik zaman kesitlerine yayılmış tarzda "devrimci önderlik sorunlarını" ele alır, "kendi devrimci çözümlerini" üretir ya da üretmeye yönelir. Bunların her biri ayrı ayrı incelenebilir ancak burada kendimizi belli başlıklar vererek okurun dikkatini çekmek amacıyla özetlemekle sınırlandıracağız.

Politik önderlik ve siyasal mücadele tarzının yeniden kuruluşu

'75-'80 döneminin devrimci kendiliğindenciliğinin eleştirisi, ‘71 devrimci hareketinin ve Kürt ulusal demokratik hareketinin devrimci iradiliğinin dönem için neyi ifade ettiğinin kavranması, "devrimi bekleme değil, devrimi örgütleme, devrim yangını içerisinde devrimci önderliği örgütleme" iddia ve yöneliminin inşası.

MLKP bir önceki dönemin politik mücadele ve önderlik anlayışının köklü eleştirisi/özeleştirisi temelinde politik önderlik anlayışını kurmuştur. Ezenlerle ezilenler arasındaki mücadele tarihinin tanıdığı bütün mücadele biçimlerini ilkesel olarak kabul etme ve pratik olarak belirli siyasal koşullar altında mücadele biçimlerinin en etkili bileşimini yaratma, her küçük kıvılcımı yayma, yangına dönüştürmeye çalışma, her başkaldırıyı yayma ve iktidara yöneltme bakış açısı ve yönelimini inşa etmiştir.

İki ülke, iki ulus, birleşik devrim

Daha kuruluş aşamasında birleşik Türkiye ve Kuzey Kürdistan devriminin eşitsiz gelişimini, birleşik devrimin gerilla hareketiyle serhildanların 90'ların başında birleşmesiyle Kuzey Kürdistan'dan başladığını anlama ve birleşik devrimi Türkiye'den ikinci devrimci cepheyi geliştirme (Bakınız Birlik Kongresi Belgeleri adlı eser) göreviyle yanıtlamaya yönelerek diğer bütün benzerlerinden ayrışır.

MLKP, Marksizm, Marksizm-Leninizm, "Marksizm, Leninizm’in daha yüksek aşaması olarak MLM" iddialı devrimci ya da reformist sosyalizm iddialı akımları "devrimi anlamayan devrimcilik"le eleştirmiş, süreğen tarzda ideolojik mücadele yürütmüş; emekçi sol harekette ezen ve ezilen ulus gerçekliklerinin devrimci teori, program, strateji ve taktiklerde karşılığını bulması için kesintisiz ideolojik mücadele yürütmüş, Kürt ulusal sorununa "emekçi çözüm", "sosyalist yurtseverlik" gibi kendi devrimci yönelimlerini geliştirmiştir.

Kürdistan'ın birleşme hakkını ve emperyalist küreselleşme evresinde bölgesel devrim imkanlarının arttığı gerçekliğinden hareketle bölgesel demokratik ya da sosyalist federasyonlar hedefini de programına almış, Rojava devrimini izleyen yıllarda bölgesel enternasyonalist öncü bir güç olarak gelişme çizgisine girmiştir.

Tarihi, emekçi sol hareket içerisinde MLKP'nin sosyal şovenizme karşı aralıksız sürdürdüğü ideolojik mücadelesine tanıktır.

Cepheleşme yönelimi ve birleşik devrimci önderlik

Mezhepçi grupçu anlayışlarla mücadele temelinde kurulan MLKP, emekçi sol hareketin '74-'80 döneminde kaybettiği iktidar perspektifini ve cepheleşme yeteneksizliğini tersine çevirmek için daha ilk andan itibaren açık bir kavrayış ve yönelime sahiptir.

Emekçi sol hareketin cepheleşme yeteneksizliğiyle ideolojik mücadele ve emekçi sol hareketin faşizme karşı cepheleştirilmesi pratik politik yaklaşım ve yönelimi MLKP'nin mücadele tarihine boydan boya kırmızı bir şerit gibi işler.

Daha kuruluşunun ilk yıllarında geliştirdiği "birleşik devrimci önderlik" anlayış ve yönelimi, pratikleştirmek için harcadığı çabalar onun hem kavrayışı ve hem de sorunu çözme devrimci kararlılığını gösterir.

Birleşik kesintisiz devrim

MLKP "elveda proletarya" diyen inkarcı oportünistlerle olduğu gibi işçi sınıf dışındaki ezilen toplumsal kesimlerin mücadelesini gereksiz ve anlamsız bulan indirgemeci, dogmatik, kaba materyalistlerle de arasına belirgin sınır çizmiştir. Krize doğan MLKP isminden de belli olduğu gibi, Marksizm’e, sosyalizme, proletaryaya sarsılmazca bağlıdır. MLKP, Marksizm’in işçi sınıfının önderlik rolüne dair öğretisine sıkı sıkıya bağlı kalırken toplumun diğer ezilen kesimlerinin, kadınların, Kürt ulusunun ya da ezilen inanç topluluklarının demokratik taleplerine ve kendi dinamikleri temelinde gelişen mücadelelerine gözlerini kapatmaz, ilgisiz kalmaz, önceki dönemin “devrim nasıl olsa çözecek” indirgemeciliği ile yaklaşmaz. 

MLKP ancak işçi sınıfının toplumun bütün ezilenlerine önderlik edebileceği görüş açısına kopmazca bağlıdır. Ezilen toplumsal kesimlerin demokratik sorun ve taleplerini destekler, söz konusu sorun ve talepleri, mücadeleleri toplumsal devrime, proleteryanın devrimci programına "bağlama" genel perspektifi içerisinde ele alır, "sosyalist yurtseverlik", "emekçi çözüm", "birleşik devrimci önderlik" vb. kavram ve perspektifler geliştirmiştir. 

"Antiemperyalist demokratik" devrim tanım ve yönelimini koşullardaki değişim ve gelişen anlayışlarına dayanarak derinleştirip kapsamlılaştırmış, antifaşist, antiemperyalist, antisömürgeci, cins özgürlükçü demokratik devrim formülasyon ve kavrayışına ulaştırmıştır. 

Antifaşist, antiemperyalist, antisömürgeci, cins özgürlükçü demokratik devrim, devrimci proletaryanın asgari amaçlarını tanımlar, devrimci proletarya yarı yolda durmayacak, kapitalist bir mola vermeyecektir, demokratik devrim ufku sosyalizme açılan birleşik ve kesintisiz devrimdir.

Kadın Devrimi

Kadın kurtuluş mücadelesi ve kadınlar arasında komünist çalışmada, henüz günümüzde olduğu gibi dünya ölçeğinde güçlü ve kitlesel bir kadın hareketinin bulunmadığı kuruluş aşamasında MLKP dünya komünist hareketinin en ileri birikiminden hareket etmiştir. 2000'li yıllar boyunca birkaç önemli eşikten ve sıçrama momentinden geçerek derinleşme çizgisinde ilerlemiş, kadın devrimi program ve stratejisi, Komünist Kadın Örgütü (KKÖ) düzeyine ulaşmış, KKÖ yapılanması ve eş başkanlık sistemine geçilmesiyle kadın komünistlerin parti yaşamındaki inisiyatif ve etkinlikleri yeni ve sağlam güvencelere kavuşturulmuş, MLKP’nin kadın partisi kimliği güçlendirilmiştir. Emekçi sol hareket içerisinde erkek egemen yaklaşımlarla mücadele sürekli başat ideolojik mücadele konularından birisi olmuştur.

Tekelci kapitalizmin emperyalist küreselleşme evresinin analizi

Emperyalist küreselleşme analizi dönemin en kapsamlı önderlik sorunlarının ilk sıralarında yer alır.  Emperyalist küreselleşme gerçekliğini saflarında inceleme ve örgütlenmiş kolektif tartışma konusu yapan MLKP, bu kapsamlı tartışmayı 5. Kongresi’nde sonuçlandırmış ve 6. Kongresi’nde tartışmanın sonuçlarına denk düşen programatik değişiklikleri de yapmıştır.

III. Kongre’de "emperyalist küreselleşme" tartışma ve analizleriyle bağlı olarak, devrimin emperyalist zincirin en zayıf halkasından gerçekleşeceği Leninist devrim teorisini korurken, aynı zamanda bölgesel devrim imkanlarının büyümekte olduğuna dikkat çekmiştir. Tekelci kapitalizmin emperyalist küreselleşme evresinde kapitalizmin varoluşsal krizini analiz ederek dünya devrimi imkanlarının gelişimine dikkat çekmiş, "bütün ülkelerin işçileri ve ezilenleri birleşiniz" temel yol gösterici sloganını kararlaştırmıştır. 

İçerisinden geçilmekte olan dönemde bölgesel devrim imkanlarının büyümesinden hareketle "sosyalist ya da demokratik bölgesel federasyonlar"ı parti programına almıştır. Keza kongresinde MLKP "Kürdistan'ın birleşme hakkını" programına koymuş ve Kürdistan seksiyonun kurulmasını kararlaştırmış, bakışını Kürdistan'ın bütününe yöneltmiştir.

Devrimci öncünün örgütsel yapılanması, parti modeli

Leninist parti modelinden hareket eden MLKP biriken deneyimleri, gelişen strateji ve örgüt ilişkisi kavrayışı temelinde sınıflar mücadelesinin günümüz koşullarındaki devrimci önderlik ihtiyacına yanıt olacak parti modelini keşfetmeye ve geliştirmeye yönelmiş, Leninist parti modelini içererek aşan yeni bir örgütsel model kararlaştırmış ve pratikleştirme çizgisinde ilerlemiştir. 

Farklı biçimli ve işlevli örgütler ve cepheler toplamı şeklinde tanımlanan parti modeli, öncü örgütün değişik mücadele sahalarına ve cephelerine ve keza değişen mücadele koşullarına kendini uyarlama, sınıflar mücadelesinin tanıdığı bütün mücadele biçimlerini, araç ve yöntemlerini kullanabilme esnekliğine sahiptir. Dahası model, cephelerin kendi işlevlerinin gerektirdiği özerkliği kapsadığı için, önderlik işlevine geniş kadro ve örgütün katılımının koşullarını oluşturmakta stratejik düzeyde daha güçlü bir merkeziyetçilik imkanı yaratabilmektedir.

Doğanın kapitalist talanına karşı mücadele

Ekoloji alanında devrimci önderliğin sorunlarını ele almada ve devrimci programı geliştirmede, ekoloji mücadelesi cephesini örgütlemede MLKP'nin geciktiği, ilgi ve çabasının zaman içerisinde geliştiği tespit edilebilir. Burada belirli belirsiz önceki dönemin indirgemeci yaklaşımlarının kalıntılarının frenleyici olduğu varsayılabilir.

20.yüzyıl sosyalizm deneyimlerinin analizi ve dersler

MLKP programında kuşkusuz 20. yüzyıl sosyalizm deneyimlerinin dersleri yer almaktadır. Bunlar '60-'80 döneminin koşulları altında oluşmuş görüşlerdir, programın kendisi gibi bu bölümü de eskidir. Doğal olarak, SSCB ve Varşova Paktı’nın çözülmesi, çöküş ve tasfiyesi sürecinin, dünya kapitalizmiyle birleşmesi sürecinin açığa çıkarttığı verilerin analizini kapsamamaktadır.

Süre gelen inceleme ve kolektif tartışmalarda kimi önemli kolektif sonuçlara ulaşılmakla birlikte sosyalizmin sorunları inceleme ve tartışmasının sürece yayılmış tarzda MLKP'nin gündeminde kalmaya devam ettiği biliniyor.

Güncel krizleri "çözme", kendi gelişimini yönetme yeteneği

MLKP'nin doğrusal bir çizgide "dümdüz" ilerleyen, "sorunsuz-krizsiz", yenilgiler, başarısızlıklar, yetmezlikler tanımayan bir gelişim çizgisi izlediğini sanmak da iddia etmekte gerçeklerden olduğu kadar tarihsel materyalizmden de uzaklaşmak, hatta kopmak olur. Sosyalist basında çıkan değişik yazı ve belgeler MLKP'nin bir çok kez çok zor dönemlerden, sert krizlerden ve iç mücadelelerden geçtiğini gösteriyor. Hemen her kongreden sonra eksikleri ve yetersizliklerine, yanılgılarına dikkat çeken özeleştirileri biliniyor. Örneğin işçi sınıfı içerisindeki parti çalışmasının zayıflığı ve yetersizliği ya da belli mücadele cephelerinin inşasında düşman iradesini aşmayı henüz başaramaması gibi.

Biz burada daha çok MLKP'nin kriz ya da krizsel dönemlerden iddialarını büyüterek, kriz ve iç mücadele konusu olan sorunları çözerek çıkmayı başarması gerçekliğiyle ilgiliyiz. Bu, bir partinin kendisini yönetme yetenek ve kapasitesiyle ilgili önemli bir kriter ve göstergedir. Burada dikkat çeken bir kaç temel gerçeklik vurgulanabilir.

MLKP'nin parti içerisinde düşünce ayrılıklarının çıkmasının kaçınılmazlığı ve iç ideolojik mücadelenin sürekliliği görüşü aynı zamanda MLKP'nin iç yaşamının temel bir düzenleyicisidir.  Ancak iç mücadele sahiden sürekli ise evet o zaman parti yaşamının dinamik olduğu kabul edilebilir. Grafiğin iniş ve çıkış çizgileri olması anlaşılır bir şeydir. Bununla birlikte parti yaşamının canlılığını koruyabilmesi ve sorunları çözücü kolektif sonuçların oluşturulması, demokratik tartışma ikliminin varlığını gerektirir. Ki bu, iç dinamiklerin işlevlerini yapabilmesinin de koşuludur.

İkincisi, parti yaşamının canlılığının yanı sıra, partinin önünde duran ve çözüm isteyen devrim ve partinin gelişim sorunlarının kolektif inceleme ve tartışma gündemine alınması, örgütlendirilmiş tartışmalar yapılabilmesi önemlidir, bir önceki paragrafta söylenenleri tamamlayıcıdır. 

Üçüncü olarak bu tartışmaların kolektif parti iradesiyle çözüme kavuşturulması, kolektivizmin yapısallaşması ilk iki düzlemi aşan bir rakımdır. 27 yıllık parti tarihinde gizlilik koşulları altında 6 kongre ve bir o kadar konferansın yapılmış olması kolektivizm, iç demokrasi ve MLKP'nin kendi gelişimini yönetme tarzı konusunda bir fikir vermektedir.

Sonuç yerine

1- Öncellerinin 80'lerdeki iç tartışmaları ve '89-'94 aralığında yürüttükleri birlik mücadelesi ve birlik çalışmaları MLKP’nin krize doğumunu hazırlamıştır. MLKP sosyalist mücadele tarihinin bir döneminin kapandığı yeni bir döneminin açılmakta olduğu tarihsel kavşakta, işçi sınıfı ve ezilenlerin mücadele sahnesine "devrimci önderliğin" yeniden kuruluşu iddiasıyla çıkmıştır. 

2- MLKP içerisine doğduğu krizi büyük ölçüde sezmiş ve belli bir ölçüde kavramış, dönem dönem iç tartışmaların konusu yapmış, dönem dönem sosyalist basında işlemiş, keza emekçi sol hareket içerisinde ideolojik mücadele ve polemiklere de konu yapmıştır.

3- MLKP bütün tarihi boyunca yeni dönemin, devrimci önderlik iddiası taşıyan güçlerin önüne sürdüğü teori, program, strateji ve örgüt sorunlarını keşfetme, anlama ve analiz etme, devrimci önderlik iddiasına uygun yanıtlar geliştirme süreğen ve sistematik yönelim ve çabası içerisinde olmuştur.

4- Yeni dönemde devrimci önderliğin kuruluşunun bazı temel sorunlarını MLKP daha kuruluş aşamasında kavramış ve devrimci yanıtlarını oluşturmuş, diğer bir dizi konu ve sorunu da tarihinin bütününe yayılmış tarzda değişik süreçlerde ele almış, çözümlemiş ve devrimci biçimde yanıtlayabilmiştir. Bu süreç halen tamamlanmış değildir. MLKP'nin kendisi için geliştirdiği "olmakta olan" tanımlaması kendi gerçekliğinin bilinci olarak çarpıcıdır. 

5- MLKP yeniden yapılanmanın veya devrimci önderliğin yeniden kuruluşunun teori, program ve strateji alanındaki konu ve sorunlarını, işçi sınıfı ve ezilenlerin güncel mücadelelerinin en ön saflarında mevzilenerek, güncel politik görevlerinin gerçekleştirme yönelim ve çabasından uzaklaşmaksızın ve zamana yayılmış tarzda çözme hattında durmuştur. 

6- Yaşadığı önemli kriz süreçlerine karşın ve bu krizlerden devrimci önderlik iddiasını büyüterek çıkmasının birinci temel nedeni sosyalizm iddialı akımların içerisinden geçmekte olduğu ara dönem ve yapısal krizi anlaması, devrimci önderliğin yeniden kuruluşu çizgisinde ilerleme devrimci kararlılığıdır. Bu, MLKP'nin kendi gelişimini yönetebilme başarısının da ilk temel nedenidir. “Güncel kriz” an ya da dönemlerini güçlü atılımların izlemesi tipiktir. 

7- Çeyrek yüzyıllık uzayan ara dönemde MLKP devrimci önderliğin temel sorunlarını daima iç tartışmalara dayalı kolektif platformlarda ele alıp kararlaştırmıştır. Kolektivizm ve sosyalist demokrasi bakımından olduğu kadar kadroların katılımı bakımından da 27 yıllık tarihinde 6 kongre, 5 konferans gerçekleştirmesi oldukça anlamlıdır. 

8- MLKP, 70'lerden günümüze değişik süreçlerin devrimci kuşaklarını yapısında birleştirmeyi, bilgi ve deneyimlerinin etkileşimini sağladığı kadar parti omurgasını yeni devrimci kuşakların oluşturmasını, yeni devrimci kuşakların inisiyatif almasını, kadro transformasyonunu da başarmıştır.

Notlar

1 Karl Marks, Louis Bonaparte'ın 18 Brumaire'i

2 Bakınız İnan Özgür, Yeniden Yapılanma Zorunluluğu ve Üç Farklı Yönelim, MT, Sayı 50

3 http://www.marksistteori2.org//31-proleter-dogrultu/sayi-11-temmuz-agustos-1997/598-mlkp-nin-tarihin-dol-yatagina-dustugu-an-birlik-devrimi.html

4  Bir Tarih Böyle Yapılır/Ateş Altında, Varyos Yayıncılık, Sayfa 16,

5  Bir Tarih Böyle Yapılır/Ateş Altında, Varyos Yayıncılık, Sayfa 17

6 Bir Tarih Böyle Yapılır/Ateş Altında, Varyos Yayıncılık, Sayfa 172-173

 

Marksist Teori

Yaygın Süreli Yayın
Varyos Yay. San ve Tic. Ltd. Şti. İmtiyaz Sahibi: Şengül Güneş Bali
Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Şengül Güneş Bali

Bize Ulaşın

Çakırağa Mah. Çakırağa Cami Sokak Birlik Apt.
No: 8/10 Aksaray/İstanbul (0212) 529 15 94
E-posta: info@marksistteori.org Twitter: @mt_dergi